te

: ت

(f. e.) : kadar, dek, değin, (bkz. : tâ) Ser-te-ser : baştan başa.

teâdî

: تعادی

(a. i. adû'dan. c. : teâdiyât) : üşmanlık, ara açılma, (bkz. : adâvat, husûmet, muâdât).

teâdiyât

: تعاديات

(a. i. teâdî'nin c.) : düşmanlıklar, ara açılmalar.

teâdud

: تعاضد

(a. i. adud'dan) : 1) kolkola girme. 2) birbirini arkalama, birbirine yardımetme. (bkz. : teâvün).

teadül

: تعادل

(a. i. adl'den. c. : teâdülât) : beraberlik, denklik, birbirine denk gelme.

teâdülât

: تعادلات

(a. i. teâdül'ün c.) : beraberlikler, birbirine denk gelmeler.

teâhüd

: تعاهد

(a. i. chd'den. c. : teâhü-dât) : 1) sözleşme. 2) andlaşma.

teâhüdât

: تعاهدات

(a. i. teâhüd'ün c.) : 1) sözleşmeler 2) andlaşmalar.

teakküs

: تعكس

(a. i. aks'den) : tersine dönme.

teâkub

: تعاقب

(a. i. akab'dan) : 1) birbiriarkasından gitme, birbirini ta'kîbetme. 2) fels. fr. cons£cution.

teâkud

: تعاقد

(a. i. akd'den) : akidleşme, bağlaşma.

teâküs

: تعاكس

(a. i.) : fels. antagonisme.

teâlâ

: تعالی

(a. cüm.) : "yüksek olsun!"mânâsına gelen bir söz olup Allah adiyle birlikte kullanılır : Allahü-teâlâ, Hakk- teâlâ ve tekaddes".

teâl-Allah

: تعالی الله

(a. cü.) : Allah yükseltsin!

teâlî

: تعالی

(a. i. ulüvv'den) : yükselme, ululanma. Teâlî-i İslâm (Cemiyeti) : kurtuluş savaşından önce kurulmuş olan bir cemiyet.

teâli-perver

: تعالی پرور

(a. f. b. s.) : yükselmeyi istiyen.

teallî

: تعلی

(a. i. c. : tealliyât) : yükselme, yüksek olma. (bkz. : i'tilâ).

tealliyât

: تعليات

(a. i. teallî'nin c.) : yükselmeler, yüksek olmalar.

teâlüm

: تعالم

(a. i. ilm'den) : bir şeyiherkesin bilmesi, bir şey herkesçe bilinme, (bkz : teârüf1).

teâmî

: تعامی

(a. i. amâ'dan) : görmezlenme, görmez gibi görünme.

teamül

: تعامل

(a. i. amel'den c. : teâmülât) : iş. (bkz. : muamele). 2) bir işin oluşu. 3) öteden beri olagelen muamele.

teâmül-i kadîm

:  

eskidenberi yapılageldiği için kanun gibi sağlamlaşan bir usul 4) kim. * tepkime, fr. reaction.

teâmülât

: تعاملات

(a. i. teâmül'ün c.) : teamüller.

teannî

: تعنی

(a. i.) : zahmet çekme.

teânuk

: تعانق

(a. i. unk'dan) : birinin boynuna sarılma, (bkz. : muânaka).

teârîc

: تعاريج

(a. i. ta'rîc'in o.) : 1) çıkıntılar, tümseklikler. 2) anat. beynin dış sathındaki çıkıntıları.

tearrî

: تعری

(a. i. ury ve uryet'den.) : 1) soyunma, çıplaklaşma. 2) bir şeyden, bir işten berî ve boş olma.

tearrüf

: تعرف

(a. i.) : bir şeyi araştırarak öğrenme.

tearuz

: تعارض

(a. i. araz'dan. c. : teâruzât) : birbirine zıt olma. (bkz. : tebâyün, tehâlüf).

teâruzât

: تعارضات

(a. i. teâruz'un c.) : birbirine zıt olmalar.

teârüf

: تعارف

(a. i. aref'den. c. : teârüfât) : bir şeyi herkes bilme, bir şey herkesçe bilinme. (bkz. : teâlüm). 2) birbirini tanıma, tanışma.

teârüfât

: تعارفات

(a. i. teârüf ün c.) : 1) herkesçe bilinen şeyler. 2) birbirini tanımalar, tanışmalar.

teâsür

: تعاثر

(a. i.) : güzel geçinme, dirlik etme [halk ile-]

teâsür

: تعاسر

(a. i. üsr'den) : bir şey güçleşme, güç olma. (bkz. : taassür).

teâtî

: تعاطی

(a. i. atâ'dan) : 1) verişme, birbirine verme.

teâtî-i efkâr

:  

birbirlerine fikir verme.

teâtî-i mekâtîb

:  

birbirlerine mektup verme. 2) tic. her biri bir tarafta kalmak üzere iki veya daha çok nüsha olarak taraflar arasında mukavele yapma. 3) fık. pazarlıksız, lâkırdısız olarak mal değişme, tırampa etme.

teattus

: تعطس

(a. i.) : aksırma.

teâtuf

: تعاطف

(a. i. âtıfet'den. c. : teâtufât) : birbirine sevgi, şefkat gösterme. 2) birbirine bağlanma.

teâtufât

: تعاطفات

(a. i. teâtuf'un c.) : karşılıklı sevgiler,

teâvîz

: تعاويذ

(a. i. ta'vîz'in c.) : boyna asılan muskalar.

teâvîz-i sıbyân

:  

çocukların muskaları.

teâvün

: تعاون

(a. i. avn'den. c. : teâvünât) : yardımlaşma, birbirine yardım etme.

teâvünât

: تعاونات

(a. i. teâvün'ün c.) : yardımlar.

teâzud

: تعاضد

(a. i.) : 1) kol kola tutunma, birbirine kol verme; mec. yardım. 2) fels. fr. mutualisme.

teâzud

: تعاضد

(a. i.) : 1) kol kola tutunma, birbirine kol verme; mec. yardım. 2) fels. fr. mutualisme.