tât

: تات

(f. i.) : Türklerden gayri olanlar, (bkz. : tâcîk).

tâsâr

: تاتار

(f. i. c. : Tâterân) : Tatar.

tâtârân

: تاتاران

(f. i. Tatar'ın c.) : Tatarlar.

tâtârî

: تاتاری

(f. s.) : Tatarlara âit, onlarla ilgili, (bkz. : Tetârî).

tatarrub

: تطرب

(a. i.) : tarablanma, keyiflenme, neşelenme.

tatarruf

: تطرف

(a. i. tarafdan) : bir yana çekilme.

tatarruk

: تطرق

(a. i. tark ve turûk'den) : 1) yol bulma; yol bulup gitme. 2) dövülme.

tatavvur

: تطور

(a. i.) : fels. fr. modifiea-tion.

tatayyub

: تطيب

(a. i.) : güzel koku sürünme.

tatayyur

: تطير

(a. i. tayerân'dan c. : tatayyurât) : kötüye yorma, uğursuz sayma, (bkz. : teşe'üm) : 

tatayyurât

: تطيرات

(a. i. tatayyur'un c.) : uğursuz saymalar, kötüye yormalar.

talbîk

: تطبيق

(a. i. tıbk'dan. c. : tatbikat) : uydurma, uydurulma, yakıştırma. 2) benzetme, uydurma, (bkz. : temsîl). 3) karşılaştırma, (bkz : mukabele, mukayese. 4) bir kanunu, bir maddeyiuygulama.

tatbîkan

: تطبيقا

(a. zf.) : tatbik suretiyle, uygulıyarak.

tatbikat

: تطبيقات

("ka. uzun okunur, a. i. tatbîk'in c.) : tatbikler, amelî, pratik dersler, tâlimler.

tatbiki

: تطبيقی

(a. s.) : tatbîka âit, tatbik, pratik ile ilgili.

tatbîl

: تطبيل

(a. i.) : davul çalma.

tatbin

: تطبين

(a. i.) : bir şeye çamur sürme.

tathîn

: تطحين

(a. i. tahn'dan. c. : tathînât) : öğütme, un yapma.

tathîn-ül-hasât

:  

hek. mesanedeki taşların bir âletle öğütülerek ameliyatsız düşürülmesi.

tathînât

: تطحينات

(a. i. tathîn'in c.) : övüt-meler, un yapmalar.

tathîr

: تطهير

(a. i. c. : tathîrât) : temizleme, paklama.

tathîrât

: تطهيرات

(a. i. tathîr'in c.) : temizlikler.

ta'tîl

: تعطيل

(a. i. Btal'den. c. : ta'tîlât) : aiışmıya ara verme, çalışmayı durdurma, durdurma, kesme.

ta'tîlât

: تعطيلات

(a. i. ta'tîl'in c.) : tatiller.

ta'tîl-nime

: تعطيلنامه

(a. 'f. b.) : [Tanzimat'tan sonra] bir gazetenin muvakkat bir zaman için kapatılması hakkında gazete idarehanesine gönderilen resmî yazı.

ta'tîn

: تعطين

(a. i.) : 1) kök, yaprak cinsinden ilâç olabilecek şeyleri bir sıvı içine koyarak bir müddet terketme. 2) anat, hayvanın iskeletini çıkarmak için etleriyle birlikte suya sokarak etlerin dökülmesini beklemek için yapılan ameliyat.

ta'tîr

: تعطير

(a. i. ıtr'dan) : güzel koku ile kokulandırma.

ta'tîs

: تعطيس

(a. i. atse'den) : aksırtma, aksırtılma.

ta'tîş

: تعطيش

(a. i.) : susatma, susatılma.

tatlîk

: تطليق

(a. i. talâk'dan) : 1) [nikâhlızevceyi] boşama, bırakma, ayırma. 2) dişi hurma, incir gibi bâzı ağaçlan, erkeklerinin çiçeğini asarak, yemişlendirme.

tatliye

: تطليه

(a. i. tılâ'dan) : sıvama, tıla; cila verecek bir şeyi sürüp sıvama.

tatmin

: تطمين

(a. i. c. : tatmînât) : kalbeemniyet verme, verilme, insanın yüreğini rahatlan-dırma; doyurma [ma'nen]

tatmînât

: تطمينات

(a. i. : tatmîn'in c.) : kalbe emniyet vermeler, verilmeler, insanın yüreğini rahatlandırmalar; ma'nen doyurmalar.

tatrîb

: تطريب

(a. i.) : keyiflendirme, neşelendirme.

tatrîz

: تطريز

(a. i.) : 1) elbiseye kenar işlenme, işlenme. 2) bir şeyin etrafına oya yapma, dantele dikme.

tâtûle

: تاتوله

(f. i.) : bot. tatula, (bkz. : tttûre).

tâtüre

: تاتوره

(f. i.) : hayvan ayağına vurulan köstek, bukağı, payvant.

tâtûrs

: طاتوره

(a. i.) : bot. tatula, (bkz. : 'tâtûre).

tatvîk

: تطويق

(a. i.) : boyuna gerdanlık stakma, takılma.

tatvîl

: تطويل

(a. i. tûl'den. c. : tatvîlât) : 'uzatma, uzatılma.

tatvîl bilâ tâil

:  

ed. faydasız tafsilât.

tatvîl-i kelâm

:  

ed. sözü uzatma.

tatvilât

: تطويلات

(a. i. tatvîl'in c.) : boş, ibeyhûde, fazla sözler.

tatvîj

: تطويش

(a. i.) : iğdiş etme, burma.

tatyîb

: تطييب

(a. i. tayyib'den. c. : tatyîbât) : hoş etme, edilme, hoşlandırma, gönlünü 'hoş etme, gönül hoş edilme, iyi davranma.

tatyîb-i hatır

:  

gönlünü alma, gönlünü hoş etme

tatyîbât

: تطييبات

(a. i. tatyîb'in c.) : gönlünü hoş etmeler, iyi davranmalar.