tagaddi |
: | تغدی |
(a. i. gıdâ'dan c. : tagad-diyyât) : gıdalanma, beslenme, (bkz. : tagazzî). |
tagaddiyyât |
: | تغديات |
(a. i. tagaddî'nin c.) : beslenmeler, gıdâlanmalar. (bkz. : tagazziyyât). |
tagallüb |
: | تغلب |
(a. i. galebe'den. c. : tagallübât) : zorbalık, zorla hüküm sürme, (bkz. : tahakküm). |
tagallübât |
: | تغلبات |
(a. i. tagallüb'ün c.) : zorbalıklar, (bkz. : tahakkümât). |
tagamgum |
: | تغمغم |
(a. i.) : anlaşılmaz söz. |
tagannî |
: | تغنی |
(a. i. gınâ'dan. c. : taganniyât) : 1) zenginleşme. 2) muhtaç olmama; yetinme. 3) makamla okuma. |
taganniyât |
: | تغنيات |
(a. i. tagannî'nin c.) : tegannîler. |
tagayyüb |
: | تغيب |
(a. i. gayb'den) : kaybolma, gözden uzaklaşma, görünmeme. |
tagayyümât |
: | تغيمات |
(a. i. tagayyüm'ün c.) : bulutlanmalar. |
tagayyür |
: | تغير |
(a. i. gayr'den) : 1) değişme, başkalaşma (bkz. : tebeddül). 2) rengi değişme. 3) bozulma, kokma. |
tagayyürât |
: | تغيرات |
(a. i. tagayyür'ün c.) : 1) değişmeler, başkalaşmalar, (bkz. : tebeddülat). 2) renk değişmeler. 3) bozulmalar, kokmalar. |
tagayyüıât |
: | تغيظات |
(a. i. tagayyüz'ün c.) : hiddetlenmeler, kızmalar. |
tagazzî |
: | تغذی |
(a. i. gızâ'dan. c. : tagazziy-yât) : beslenme, gıdalanma. (bkz. : tagaddi). |
tagazziyyât |
: | تغذيات |
(a. i. tagazzî'nin c.) : beslenmeler, gıdâlanmalar. (bkz. : tagaddiyyât). |
tagbîr |
: | تغبير |
(a. i. gubâr'dan. c. : tağbîrât) : 1) toza bulama, bulanma. 2) muğber etme, gücendirme. |
tagbîrât |
: | تغبيرات |
(a. i. tagbîr'in c.) : 1) toza bulamalar, bulanmalar. 2) muğber etmeler, gücendirmeler. |
tagdiye |
: | تغديه |
(a. i. gıdâ'dan) : gıdâlandırma, gıdâlandırılma, besleme, beslenme, (bkz. : iaşe). |
tagfîl |
: | تغفيل |
(a. i. gaflet'den. c. : tagfîlât) : gafil avlama, avlanma. |
tagfîlât |
: | تغفيلات |
(a. i. tagfîl'in c.) : gafil avlamalar, avlanmalar. |
tâgiye |
: | طاغيه |
(a. s.) : 1) aptal, kibirli ve inatçı [adam] . 2) !. yıldırım. |
tâgî |
: | طاغی |
(a. s. c. : tâgun, tugat) : azgın, isyan eden. |
taglîb |
: | تغليب |
(a. i. galebe'den) : ed. Bir ilişik ve ilgiden dolayı bir kelimeyi, başka bir mânâyı da içine alacak şekilde kullanma : baba ile anneye "ebeveyn" denilmesi gibi. |
taglîf |
: | تغليف |
(a. i. gılâf'dan) : kınına koyma, (bkz. : tagmîd). |
taglîf-i süyûf |
: |
sulh yapma. |
|
taglîk |
: | تغليق |
(a. i. galak'dan c. : tağlîkat) : 1) kapama, kapanılma. 2) kilitleme. |
taglîk-i ebvâb |
: |
kapıların kilitlenmesi. 3) ed. muğlak, kapalı söz söyleme, (bkz. : ibhâm). |
|
taglîkat |
: | تغليقات |
("ka" uzun okunur, a. i. taglîk'in c.) : kapamalar; kilitlemeler; kapalı sözler söyleme. |
taglît |
: | تغليط |
(a. i. galat'dan. c. : taglîtât) : 1) yanlışlığını çıkarma. 2) yanıltma; yanıltılma. |
taglîtât |
: | تغليطات |
(a. i. taglît'in c.) : 1) yanlışlığını çıkarmalar. 2) yanıltmalar, yanıltılmalar. |
tagliye |
: | تغليه |
(a. i.) : 1) kaynatma. 2) pahalanma, (bkz. : iğiâ). |
taglîz |
: | تغليظ |
(a. i. çjılzet'den.) : kaba ve galiz yapma, kaba söyleme. |
tagmîd |
: | تغميد |
(a. i.) : kınına koyma, (bkz. : taglîf). |
tagmîs |
: | تغميس |
(a. i.) : batırma, daldırma. |
tagniye |
: | تغنيه |
(a. i. gınâ'dan) : birini zengin etme. |
tagrîb |
: | تغريب |
(a. gurbet'den) : 1) birini gurbete gönderme, gönderilme. 2) memleketten çıkarma, uzaklaştırılma. 3) kovma. |
tagrîd |
: | تغريد |
(a. i.) : (bkz. : tegarrüd). |
tagrîk |
: | تغريق |
(a. i. gark'dan) : suda boğma, |
tagrîm |
: | تغريم |
(a. i.) : ödenme, ödenilme; ödetme. |
tagrîm-i duyûn |
: |
borçların ödenmesi. |
|
tagrîr |
: | تغرير |
(a. i. gurûr'dan. c. : tagrî-rât) : müşteriyi aldatma, |
tagrîrât |
: | تغعريرات |
(a. i. tagrîr'in c.) : müşteriyi aldatmalar. |
tagrîs |
: | تغريس |
(a. i. gars'dan) : yere dikme, dikilme. |
tagşîş |
: | تغشيش |
(a. i. gış'dan. c. : tagşîşât) : karıştırma, saflığını giderme. 2) değerli bir şeyi değersiz bir şeyle karıştırma. |
tagşîşât |
: | تغشيشات |
(a. i. tagşîş'in c.) : 1) karıştırmalar, saflığını gidermeler. 2) değerli şeyleri değersiz şeylerle karıştırmalar. |
tagşiye |
: | تغشيه |
(a. i. gışâ'dan) : 1) örtme, örtülme, bürünme. 2) (gayş'den) : kendinden geçirme, geçirilme. |
tagtiye |
: | تغطيه |
(a. i.) : örtme, örtülme, (bkz. : tagşiye). |
tâgun |
: | طاغون |
("ga" uzun okunur, a. i. tâ-gi'nin c.) : azılı, azgın kimseler, (bkz. : tugat). |
tâgut |
: | طاغوت |
("gu" uzun okunur, a. s. ve i. c. : tavâgî, tavâgît) : 1) kayıptan haber yeren, büyücü. 2) şeytan. 3) İslâm’dan önce Mekke'deki Lât ve Uzzâ putları. |
tagviye |
: | تغويه |
(a. i.) : baştan çıkarma, azdırma, (bkz. : igvâ). |
tagyîr |
: | تغيير |
(a. i. gayr'den. c. : tagyîrât) : başkalaştırma; değiştirme; bozma, (bkz. : tahvil, tebdil). |
tagyirât |
: | تغييرات |
(a. i. tagyîr'in c.) : başkalaştırmalar; değiştirmeler; bozmalar. |
tagyîz |
: | تغييظ |
(a. i. gayz'den) : hiddetlendirme, kızdırma. |
tagzit |
: | تغضيط |
(a. i.) : 1) fiz. tazyik etme, fazla üzerine tazyik (basınç) yapma. 2) hek. çok sıkı bağlama. |
tagziye |
: | تغذطه |
(a. i. gızâ'dan) : (bkz. : tag-diye). |
tagziye |
: | تغزطه |
(a. i.) : gaza ettirme, ettirilme, din uğrunda savaştırma. |