şe'n

: شأن

(a. i. c. : şian, şüûn) : 1) iş. (bkz. : fi'l, kâr). 2) yeni iş, yeni çıkan hal, hâdise.

şen

: شن

(f. i.) : 1) naz ve edâ. 2) göze ve gönüle hoş görünen hal. 3) s. ferahlı, sevinçli. 4) Rendir. 5) s. bayındır, (bkz. : ma'mûr).

şenaat

: شناعت

(a. i.) : kötülük, fenalık. (bkz. : habaset).

şenâr

: شنار

(a. i.) : büyük utanç, ayıp.

şenâyi'

: شنايع

(a. i. şenîa'nın c.) : kötü işler, ayıp işler, yakışıksız hareketler, [aslı : "şe-nâı" " dir]

şenbih

: شنبه

(f. i.) : 1) gün. 2) cumarte si. : Çehâr-şenbih : Çarşanba. Dü-senbih : pazar tesi. Penc-şenbih : perşenbe. Şe-şenbih : salı. Yek. -şenbih : pazar.

şeng

: شبگك

(f. i.) : 1) haydut, eşkıya. (bkz. : şakî). 2) s. neşeli, kıvrak.

şengare, şengaret

: شنغره ، شنغرت

(a. i.) : kötü huyluluk.

şengerf

: شنگرف

(f. i.) : zincifre denilen boya.

şe'nî

: شئنی

(a. s.) : fels. gerçek, fr. reel.

şeni'

: شنيع

(a. s. şeriâat'den) : fena, kötü, ayıp, utanılacak. Fi'l-i şenî'. (bkz. : zina). [müen. : "şenîa"]

şenîa

: شنيعه

(a. i. c. : şenâyi') : kötü iş, ayıp iş, yakışıksız iş.

şe'n'iyyet

: شأنيت

(a. i.) : fels. gerçek, gerçeklik, fr. realite.

şenn

: شن

(a. i. c. : eşnân) : şaraba su karıştırma.

şennâr

: شنار

(a. i. c. : şenâir) : ayıp; utanç; kötülük.

şensene

: شنشنه

(a. i.) : âdet; usûl.

şenşene-i azamet ve ikbâl

:  

ikbal ve azamet âdeti.