şef |
: | شفع |
(a. s.) : çift [tek'in ziddı] (Kur'-ân tâbirlerindendir). |
şefaat |
: | شفاعت |
(a. i.) : birinin suçundan geçilmesi veya dileğinin yerine getirilmesi için edilen aracılık. |
şefâfet |
: | شفافت |
(o. i.) : şeffaflık, şeffaf olma, saydamlık. |
şefakat |
: | شفقت |
(a. i. c. : eşfâk) : şefkat, Bayarak ve esirgiyerek sevme. |
şefakat-ı nişân-ı hümâyûnî |
: |
ikinci Sultan Ha-mîd'in kadınlara verilmek üzere çıkarttığı nişan. |
|
şefakat-ı übüvvet |
: |
babalık şefkati. |
|
şefakat-nisâr |
: | شفقت نثار |
(a. f. b. s.) : şefkat saçan, şefkat dağıtan. |
şefe |
: | شفه |
(a. i. c. : şefevât, şifâh) : 1) dudak, (bkz. : leb). Bint-üş-şefe (dudağın kızı) : söz, lâkırdı. Şakk-ı şefe : ağız açmak, lâkırdı etmek. 2) kenar. Hurûf-i şefe (dudak harfleri) : b, p, f, m, v harfleri. |
şefet-ül-erneb |
: |
tavşan dudağı denilen ve yukardan aşağıya kadar yırtık olan dudak. |
|
şefef |
: | شفف |
(a. i.) : yaradılışı kötü olan kimse. |
şefetân |
: | شفتان |
(a. i. c.) : iki dudak, (bkz : şefeteyn). |
şefeteyn |
: | شفتين |
(a. i. c.) : iki dudak, (bkz : şsfetân). |
şefevât |
: | شفوات |
(a. i. şefe'nin c.) : 1) dudaklar. 2) kenarlar. |
şefevî, şefeviyye |
: | شفوی ، شفويه |
(a. s.) : dudağa mensup, dudakla ilgili. Hurûf-i şefeviyye (dudak harfleri) : b, p, f, m, v. |
şefeviyye |
: | شفويه |
(a. i.) : bot. ballıbabagiller. |
şeffaf |
: | شفاف |
(a. s.) : saydam, içinden, bakışın ve ışığın geçmesine manî olmıyan cisim : tiîm şeffaf : yarı şeffaf, yarı saydam. |
şefî' |
: | شفيع |
(a. s. şefâat'den. c. : şüfeâ) : şefaat eden, bir suçun bağışlanması için aracılık eden. (bkz. : şâfi'). |
şefî-i eâr |
: |
fık. bitişik komşu evinin satılmasından dolayı aynı para ile bu evi satın alma hakkı üstünlüğüne mâlik olan kimse. |
|
şefî-i müznibîn, |
: |
rûz-i ceza (kıyamet günü günahlılarının şefaatçisi) : Hz. Muhammed (Aleyhisselâm). |
|
şefîf, şefîfe |
: | شفيف ، شفيفه |
(a. s.) : (bkz. : şeffaf). |
şefîk |
: | شفيق |
(a. s. şefakat'den) : 1) şefkatli, merhametli, acıyıcı, esirgeyici. 2) i. erkek adı. [müen. "şefîka" kadın adı olarak kullanılır] |
şeft-âlû |
: | شفتآلو |
(f. b. i.) : 1) "yarık erik" : şeftali. 2) mee. öpücük, (bkz. : buse). |