şedâid

: شدائد

(a. s. şiddet'den; şedîde'nin c.) : zahmetli, meşakkatli, eziyetli haller, sıkıntılar.

şedarabân (şedd-i araban)

: شد عربان

(a. b. i.) : müz. Türk müziğinde bir şed makam olup en az beş asırlıktır. İfâde kudretini hâiz, tahassür, tahattur gibi hissiyatın tasvîrine pek müsâait bir makamdır. Oldukça rağbetle kullanılmıştır (elimizde 177 kadar eser vardır ki, makamlar arasında 20. gelmektedir). Şeda-raban, zengüle makamının yegâh (re) perdesindeki şeddidir. Güçlüsü -beşinci derece olan- dügâh (lâ) perdesidir. Donanımına "si" ve "mi" bakiyye bemolleri ile "fa" ve "do" bakiyye diyezleri konulur. Umumiyetle inici olarak seyreder. Niseb-i şerife adedi -zengüledeki gibi- 7 olmakla, mülayimdir. Orta sekizlisindeki sesleri -tîzden peşte doğru olmak üzere- ş

şedd

: شد

(a. i.) : 1) sıkı bağlama, sıkı bağlanma, sıkma.

şedd-i nitâk-ı himmet

:  

himmet kuşağını kuşanma, işe sıkı başlama.

şedd-i rihâl

:  

hayvanın semerini bağlama, hayvana semer vurma [yolculuk maksadiyle] . 2) tasvir. 3) müz. bir diziyi, bulunduğu yerden başka bir perde üzerine nakletmek. Tabîî aralıkların ayni kalması elzemdir. Ayni aralıkları te'mîn etmek için, bâzı perdelere muhtelif değiştirme işaretleri koymak îcâbeder. Meselâ dügâh (lâ) perdesinde bulunan hüseynî beşlisinin yegâne arızası "si" koma bemolü'dür; bu beşliyi hüseynî aşîran (mi) perdesine nakledecek olursak, si bekarlaşır.

şedd-i araban,

:  

(bkz. : şedarabân)

Şeddad

: شداد

(a. i.) : Yemen'de Âd kavminin hükümdarı, [büyük binalarla ve bu arada Cennete benzetmek arzusiyle yaptırdığı "irem bağı" ile ün almıştır. Bu bağdaki köşke girmek na-sîbolmadan Tanrı gazabına uğrıyarak hepsi yer ile bir olmuştur]

şeddadî

: شدادی

(a. s.) : çok büyük ve sağlam [yapı]

şsddâd-âns

: شدادانه

(a. f. zf.) : Şeddâd'ınki gibi, o yolda yapılmış, [en çok, büyük, sağlam yapılar hakkında kullanılır] -

şedde

: شده

(a. i.) : jr. Arapçada ve Farsça'da iki defa okunması îcâbeden bir harfin üzerine konulan şu (") isâret : cerr; bürrân. . gibi.

şedîd, şedide

: شديد ، شديده

(a. s. şiddet'den. c. : şidâd) : şiddetli, sert, katı; sıkı. Zârûret-i şedide : şiddetli, sıkı ihtiyaç.

şedide

: شديده

(a. i. c. : şedâid) : belâ, musîbet, büyük sıkıntı.