şâe

: شاء

(a. fi.) : istedi. İn-şâa-llah (inşAllah) : Allah istedi ise; Allah isterse.

şafak

: شفق

(a. i.) : 1) gurubdan sonraki alaca karanlık. 2) Güneş doğmadan önceki alacalık.

şafak-âlûd

: شفق آلود

(a. f. b. s.) : şafak renginde, şafak gibi

şafak-gûn

: شفقگون

(a. f. b. s.) : şafak renkli, kızıl.

şâfi'

: شافع

(a. s. şefâat'den) : şefaat eden, kabahatli kimsenin afvı için araya girip yalvaran, (bkz. : şefî').

şâfi-i rûz-i ceza

:  

(ceza gününün şefaatçisi) : Hz. Muhammed (Aleyhisselâm).

şâfi-i yevm-i arasât

:  

[arasat (meydan) gününün şefaatçisi] : Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)

şâfî, şâfiye

: شافی ، شافيه

(a. s. şifâ'dan) : şifâ veren, verici, hastayı iyi eden. Edvlye-i şâfiye : şifalı ilâçlar. 2) kifayeteden, yetergörünen, (bkz. : mukni'). Cevâb-ışâfî : yeter görülen cevap.

Şafiî

: شافعی

(a. h. i.) : imâm-ı Şafiî mezhebinden olan kimse.

Şafiî

: شافعی

sünnet ehlinin sâlik bulundukları dört mezhepten birinin imamı olan zat [Gazzeli olup asıl adı Idris'dir] (Hicri : d. : 150 -ö. : 204). şâfiiyy-ül-mezhep : Şafîî mezhebinden olan kimse.