süûl |
: | سؤل |
(a. i.) : etbeni. |
süvâr |
: | سوار |
(f. s. c. : süvârân) : 1) ata binmiş, binici. 2) "binen, binici" mânâlarına gelerek 'birleşik kelimeler meydana getirir : Esb-süvâr : ata binen, ata binici. Ester-süvâr : katıra binen. gibi. |
süvari |
: | سواری |
(f. i.) : 1) atlı. 2) atlı asker. 3) gemi kaptanı. |
siver |
: | سور |
(a. i. sûre'nin c.) : sûreler. |
Süveydâ |
: | سويدا |
(a. i.) : 1) kalbin ortasında bulunduğu sanılan kara benek. 2) kalbdeki gizli günah. 3) bot. *besidoku, fr. endosperme. 4) bot. besiörü, fr. albumen. |
süveydâ-ül-kalb |
: |
yürekte olan siyah nokta, (bkz. : esved-ül-kalb, habbet-ül-kalb, sevdâ-ül-kalb). |
|
süveyk |
: | سويق |
(a. i.) : bot. sapçık. |
süvüm |
: | سوم |
(f. s.) : üçüncü, (bkz rsâlis). |