sütâ' |
: | ثطاع |
(a. i.) : nezle. (bkz : zükâm |
sütre |
: | ستره |
(a. i.) : perde, örtü. sütre-i beyzâ : beyaz perde. sütre-i hadrâ : yeşil perde. |
sütûde |
: | ستوده |
(f. s.) : övülmüş; övülmeye değer. |
sütûde-sıfât |
: | ستوده صفات |
(f. a. b. s.) : sıfatı, vasfı övülmüş, iyi vasıflı. |
sütûde-şîm |
: | ستوده شيم |
(f. b. s.) : ahlâkı övülmüş, iyi ahlâklı |
sütûh |
: | ستوه |
(f. s.) : 1) kederli, sıkıntılı. 2) yorgun. 3) beceriksiz. |
sütün |
: | ستون |
(fi) : 1) direk. 2) gazete, kitap veya dergi gibi şeylerde sahifenin, yukardan aşağı doğru bölünmüş olduğu kısımlardan herbiri, kolon. |
sütûr |
: | ستور |
(f. i.) : binek ve yük hayvanı. |
sütûr |
: | ستور |
(a. i. Sitû'in c.) : 1) perdeler. 2) örtüler. |
Sütûr-bân |
: | ستوربان |
(f. b. i.) : seyis, hayvana bakan. |
sütûr-dân |
: | ستوردان |
(f. b. i.) : ahır. |
sütürde |
: | سترده |
(f. s.) : tıraş edilmiş, yontulmuş. |
sütüre |
: | ستره |
(f. i.) : ustura. |
sütürg |
: | سترگك |
(f. s.) : büyük, iri. (bkz : muazzam). |