süın

: سم

(f. i.) : dört ayaklı hayvanların tırnağı.

süm'a

: سمعه

(a. i.) : görsünler, işitsinler diye yapılan göstermecilik, (bkz. : riya).

sümeyre

: ثميره

(a. i.) : 1) meyva çağa-!ası. 2) bot. kendi üzerine kıvrılmış yaprak.

sümmâk

: سماق

(a. i.) : somak, kebaba, hamura konulan ekşice ve kırmızı taneler.

sümme

: ثم

(a. zf.) : sonra, (bkz. : ba'de-, hu, pes).

sümme-t-tedârik

: ثم التدارك

(a. b. s. ve zf.) : tetiârikten sonra, iş olduktan sonra düşünülmüş, sonradan uydurma. [aslı : "sümme-t-tedaVük" dür]

sümpâre

: سمپاره

(o. i.) : zımpara. (bkz ı sünbâde).

sümre, sümret

: سمره ، سمرت

(a. i.) : esmerlik, karayağızlık.

süm-tırâş

: سمتراش

(f. b. i.) : suntraç, nalbantların tırnak kesme âleti.

sümûhat

: سموحت

(a. i.) : elaçıklığı, cömertlik, (bkz. : semahat).

sümûm

: سمون

(a. i. semm'in c.) : zehirler, ağılar, (bkz. : simam).

sümut

: سمط

(a. i. simât'ın c.) : 1) sofralar, yemek masaları. 2) sofraya gelmiş yemekler.

sümün

: ثمن

(a. i.) : sekizde bir : 1/8) ("sümn" de denilir).

sümüvv

: سمو

(a. i.) : yükseklik, yücelik, (bkz. : rif'at, ulüvv). [maddî, manevî kullanılır]