süfehâ |
: | سفها |
(a. s. sefîh'in c.) : sefihler. |
süfelâ' |
: | سفلاء |
(a. i. sefîl'in c.) : sefiller. |
Süferâ’ |
: | سفراء |
(a. i. sefîr'in c.) : elçiler. Reîs-üs-süferâ : bir memlekette bulunan sefirlerin kıdemlisi. |
süferâ-yi ecnebiyye |
: |
yabancı devlet elçleri. |
|
süffâr |
: | سفار |
(a. s. sâfir'in c.) : yolcular. |
süfl |
: | ثفل |
(a. i.) : çöküntü, tortu, (bkz : dürdî, rüsûb). |
süfl-i serâb |
: |
şarap tortusu. |
|
süflâ |
: | سفلی |
(a. s. sâfil'den) : daha (en, pek, çok) alçak, aşağı olan. ["esfel"in müenne-sidir] |
süflî, süfliyye |
: | سفلی ، سفليه |
(a. s.) : 1) aşağıda bulunan, (bkz. : tahtânî). 2) alçak, bayağı. (bkz. : denî). Hidemât-ı süfliyye : çöpçülük, süprüntücülük gibi şeyler. 3) kılıksız kıyafetsiz. 4) i : astr. Utarit (Merkür) ile, Venüs (Zühre) gezeğenleri. |
süflî |
: | ثفلی |
(a. s.) : 1) tortuya, döküntüye âit. 2) i. çıkartı, (bkz. : gaita). Hummâ-yi süfliyye : gaitanın bağırsaklarda emilmesinden meydana gelen sıtma, ateş, nöbet. |
Süfliyyât |
: | سفليات |
(a. i. c.) : Us. dünyâ ile ilgili bayağı işler, hususlar, şeyler. |
süfliyyât-ı maddiyye |
: |
maddî bayağılıklar, aşağılıklar. |
|
süfliyyeyn |
: | سفليين |
(a. i. c.) : "iki süflü" : Utarit (Merkür) ile Venüs (Zühre) gezeğenleri, |
süfliyyet |
: | سفليت |
(a. i.) : 'süflülük, alçaklık, bayağılık. |
süfre |
: | سفره |
(a. i.) : sofra, (bkz. : hân, mâide). |
süfre-i ziyafet |
: |
ziyafet sofrası. |
|
süfte |
: | سفته |
(f. s.) : delinmiş, delikli, (bkz. : meskub). Dürr-i süft* : delinmiş inci. |
süftece |
: | سفتجه |
(a. i. c. : sefâtic) : tic. poliçe. |
süfte-gûs |
: | سفته گوش |
(f. b. s.) : 1) kulağı delinmiş. 2) mec. kulağı delik, (bkz. : arif. Vâkıf). |
süfûf |
: | سفوف |
(a. i. seff'in c.) : (bkz. : seff). |
süfün |
: | سفن |
(a. i. sefîne'nin c.) : gemiler, [en çok harp gemileri] , (bkz. : sefâin). |