sübâî

: سباعی

(a. s.) : yedi harfli, yedizli, yedili [kelime v. b.]

sübât

: سبات

(a. i.) : 1) hek. dalgınlık, hastanın dalması, koma, fr. lâthargie. 2) uyku, hafif uyku.

Sübbûh

: سبوح

(a. h i.) : Allah, (bkz : Rabb).

sübha

: سبحه

(a. i.) : 1) çekilen teşbih. 2) teşbih tanesi.

sübha-i zâkir

:  

zikredenin tespihi.

sübha-dâr

: سبحه دار

(a. f. b. s.) : tespihli.

sübha-gerd, sübha-gerdân

: سبحه گرد ، سبحه گردان

(a. f. b. s.) : tespih devr eden, edici.

sübha-keş

: سبحه كش

(a. f. b. s.) : teşbih çeken, (bkz. : sübha-şümâr).

sübhale

: سبحله

(a. i.) : "suphan Allah" demek.

sübhân

: سبحان

(a. h. i.) : Allah.

sübhâne

: سبحانه

(a. n) : (bkz. : sübhân-Allah).

sübhân-Allah

: سبحانه

(a. i. n.) : 1) "Allah'ı her türlü arazlardan, kusur, ayıp ve eksikliklerden tenzîh ederim" manasınadır. 2) şaşma anlatmak için kullanılır.

sübhânt, sübhâniyye

: سبحانه

(a. s.) : Allah'a âit, Allah ile ilgili, (bkz. : rabbânî).

sübha-şümâr

: سبحه شمار

(a. f. b. s.) : tespih çeken, (bkz. : sübha-keş).

Sübûl

: سبول

(a. i. sebîl'in c.) : (bkz : sübül).

Sübûr

: ثبور

(a. i.) : azap, sıkıntı; mahvolma.

sübût

: ثبوت

(a. i.) : sabit olma, gerçekleşme, meydana çıkma, ["bulmak" fiili ile kullanılır]

sübût

: سبوت

(a. i. sebt'in c.) : cumartesiler, cumartesi günleri.

sübül

: سبل

(a. i. sebîl1 in c.) : sebiller, yollar, caddeler, (bkz : sebîl). Hâdi-s-sübül : hayır ve şer gösteren; Hz. Muhammed (Aleyhisselâm).