sûm |
: | ثوم |
(a. i.) : sarmısak. (bkz. : fûm, sîr-'). |
summ |
: | صم |
(a. s. asamm'ın c.) : sağırlar. |
summâkî |
: | سماقی |
(a. i.) : ebrûli, gayet sert, parlak ve değerli bir taş. |
summân |
: | صمان |
(a. i. asamm'ın c.) : (bkz. : summ). |
sumnât |
: | صومنات |
(f. i.) : puthâne, kilise, (bkz. : deyr, nâûs). |
Sûmnât |
: | سومنات |
(a. h. i.) : Hindistan'da Gücerat diyarında bulunan meşhur bir puthânenin adı. [Mahmûd-i Gaznevî'nin fethi sıralarında yıkıldığı rivayet edilir] |
sumûg |
: | صموغ |
(a. i. samg'ın c.) : zamklar. |
Sumûl |
: | صمول |
(a. i.) : sertlik, kuruluk, katılık, diklik. |
sumûl-i meyyiti |
: |
ölünün dimdik olması, katılması. |
|
Sumût |
: | صموت |
(a. i.) : 1) susma, (bkz : sükût). 2) somurtma. |