sûd |
: | سود |
(f. i.) : fayda, kâr, kazanç. Bî-sûd : faydasız, kârsız. Çi-sûd : ne fayda, neye yarar. |
sûd |
: | سود |
(a. s. ve i. sevdâ'nın c.) : sevdalar. |
suda' |
: | سوداع |
(a. s.) : 1) baş ağrısı. 2) rahatsız etme, rahatsızlık. |
sûdâ-ger |
: | سوداگر |
(f. b. i.) : tuccar bezirgan. |
sudâ-gerî |
: | سودگری |
(f. b. i.) : ticâret. |
sûde |
: | سوده |
(f. s.) : 1) sürmüş, sürülmüş. Ruh-sûde : yüzünü sürmüş. 2) ezilmiş, dövülmüş. |
Sudkâ’a |
: | سودقاء |
("ka" uzun okunur, a. s. sadîk'in c.) : doğru, hakiki dostlar. (bkz : sudkan). |
sûde-rû |
: | سوده رو |
(f. b. s.) : sürülmüş yüz. |
Sudfek |
: | صدفق |
(a. i.) : fels. tesadüf, fr. hasard. |
Sudg |
: | صدغ |
(a. i. esdâg) : 1) şakak. 2) şakaklardan sarkan saç. |
sudgî |
: | صدغی |
(a. s.) : şakağa âit, şakakla ilgili. Azm-ı sudgî : şakak kemiği. |
sudkan |
: | صدقان |
("ka" uzun okunur, a. s. sadîk'ın c.) : doğru, hakikî dostlar. (bkz. : sudeka). |
sûd-mend |
: | سودمند |
(f. b. s.) : faydalı, kârlı, kazançlı. |
sudur |
: | صدور |
(a. i. sadr'ın c.) : 1) göğüsler. 2) sadrâzamlar. 3) kazaskerler. |
sudur |
: | صدور |
(a. i.) : sâdır olma, meydana çıkma, olma. (bkz. : vuku' zuhur). |