sîr

: سپرده

(f. s.) : 1) tok, doymuş. Dil-sîr : gönlü tok, kanmış. 2) sarmısak. (bkz. : fûm). sîr ü piyaz : sarmısak ve soğan.

si'r

: سعر

(a. i. c. : es'âr) : nark.

sîr-âb

: سيرآب

(f. b. s.) : 1) suya kanmış. 2) taze, körpe. Gül-i sîr-âb : taze gül.

sirâc

: سراج

(a. i. c. : sürüc) : ışık, kandil, mum.

sirâc-ı râh-ı hidâyet

:  

doğru yolun ışığı; Hz. Muhammed (Aleyhisselâm).

sirâc-üd-dîn

:  

1) dînin kandili; 2) fsıraceddin şeklinde kullanılan] erkek adı.

sirâce

: سراجه

(a. i.) : hele. sıraca, (bkz : dâ-ül-hanâzîr).

sirâd

: سراجه

(a. i.) : ayakkabıcı bizi. (bkz. : bîz).

sîrân

: سيران

(a. i. sûr'un c.) : kaleler, hisarlar.

sirayet

: سيران

(a. i.) : geçme, bulaşma; yayılma; dağılma.

sirâyet-fi-l-cinâye

:  

huk. işlenen bir cinayet ne-tîcesinde çıkan şecce (baş yarığı) veya cerahatin dâiresini genişletmesi veya vefata müeddî olması.

sirbâl

: سربال

(a. i. c. : serâbîl) : gömlek, (bkz. : kamîs, pîrâhen).

si-reng

: سرنگك

(f. b. s.) : 1) üç renk üç renkli. 2) XV. XVI. asırlardan, XVIII. asra kadar kullanılan bir çeşit ipekli kumaş.

sîreng

: سيرنگك

(f. i.) : 1) anka denilen hayâli kuş 2) müı. Türk müziğinin en az iki üç asırlık mürekkep makamı olup zamanımıza kalmış numunesi yoktur.

sîret

: سيرت

(a. i. c. : siyer) : 1) bir kimsenin içi, hâli, tavrı, gidişi, ahlâkı. 2) hal tercümesi, fr. biographie.

sîret-i hasene

:  

güzel, iyi ahlâk.

sirhân

: سرحان

(a. i. c. : serâhîn) : kurt [yırtıcı hayvan] , (bkz. : gürg, zi'b).

sirişk

: سرشك

(f. i.) : gözyaşı, (bkz. : dem', eşk).

sirişt

: سرشت

(f. i.) : yaradılış, tabîat, huy. (bkz. : hilkat, tabîat). sirişt-i hûb : güzel tabîat, ahlâk.

sirişte

: سرشته

(f. s.) : yuğrulmuş; karıştırılmış.

sirkat

: سرقت

(a. i.) : hırsızlık, çalma, çalınma.

sirke

: سركه

(f. i.) : sirke. sirke-i dih-sâle (on yıllık sirke) : kin, düşmanlık.

sirke-furûş

: سركه فروش

(f. b. s.) : 1) sirke satan, sirkeci. 2) mec. ekşimiş yüzlü [kimse]

sirke-furûşî

: سركه فروشی

(f. b. i.) : sirke satıcılık, sirkecilik.

sirkencübîn

: سركنجبين

(a. i.) : bal ile sirkenin karıştırılmasından meydana gelen bir şerbet.

Sirkengübîn

: سركنگبين

kencübîn).

sirkengübîn

: سركنگبين

(fi.) : (bkz. : sirkepnriihîn)

sirvâl

: سروال

(a. i. c. : serâvîl) : şalvar, (bkz. : şervâl).