sîh |
: | سيخ |
(f. i.) : 1) demir şiş. 2) kebap şişi. |
sihâm |
: | سهام |
(a. i. sehm'in c.) : 1) oklar. |
sihâm-ı kaza |
: |
(mukadderat okları) : şâir NefT-nin meşhur hiciv mecmuası. 2) sehimler, hisseler. |
|
sihâm-ı mefrûza |
: |
huk. [eskiden] takdtr ve tâyin olunan sehimler. |
|
sihan |
: | ثخن |
(a. i.) : kalınlık, içi boş olan şeylerin kalınlığı, (bkz. : sehânet). |
sihr |
: | سحر |
(b. i.) : 1) büyü; gözbağcılık, büyücülük, (bkz. : efsun). 2) büyü kadar te'sîri olan şey, fettanlık. 3) şiir ve güzel söz söyleme gibi insanı meftun eden hüner, sanat. |
sihr-i helâl |
: |
(helâl olan büyücülük) : ed. her iki tarafa bağlanması mümkün olan bir ara cümle veya kelimeyi muhtevî mısra veya beytin ruha hoş gelmesi hâli. [Meselâ, Nahîfî'nin : "gül ile hâr ne-dîm oldu yâr ile ağyar* budur hikâyet-i devr ü zemâne ey bülbül" beytindeki "nedîm oldu" cümlesi sihr-i helâl'dir] |
|
sihr-âmîz |
: | سحر آميز |
(a. f. b. s.) : büyü gibi te'sirli olan, büyüleyici. |
sihr-bâz |
: | سحر باز |
(a. f. b. s.) : büyü yapan, büyücü, (bkz. : neffâs, neffâse, sâhir). |
sihr-bâzâne |
: | سحر بازانه |
(a. f. zf.) : büyücülükle, büyücü gibi, fettanlıkla. |
sihr-bâzî |
: | سحر بازی |
(a. f. b. i.) : sihirbazlık, büyücülük. |
sihri, sihriyye |
: | سحری ، سحريه |
(a. s.) : büyü ile ilgili. |
sihr-sâz |
: | سحر ساز |
(a. f. b. s.) : büyücü, (bkz. : sihr-bâz). |