sekam |
: | سقم |
(a. i. c. : eskam) : hastalık, illet. |
sekârâ |
: | سكاری |
(a. s. sekrân'ın c.) : (bkz : sükârâ). |
sekb |
: | سكب |
(a. i.) : suyu dökme; su dökülme. |
sekbe |
: | سكبه |
(a. i. c. : sekebât) : 1) baş. tak; kepek. 2) takke. |
Sekebât |
: | سكبات |
(a. i. sekebe'nin c.) : 1) baştaki kepekler. 2) takkeler. |
sekenât |
: | سكنات |
(a. i. sekne'nin c.) : durma [lar] , duruş [lar] . Harekât ü sekenât (kımıldamalar ve duruşlar) : davranış, [kelime dilimizde müfret gibi kullanılır] |
sekene |
: | سكنه |
(a. s. sâkin'in c.) : sakin olanlar, oturanlar. |
sekene-i karye |
: |
köy sakinleri, köyde oturanlar. |
|
sekerât |
: | سكرات |
(a. i. c.) : sarhoşluklar. |
sekerât-ül-mevt |
: |
can çekişirken gelen baygınlık, dalgınlık, (bkz. : ihtizâr). |
|
sekine, sekinet |
: | سكينه ، سكينت |
(a. i. c. : sekâin) : 1) karar; rahat, sakinlik, dinlenme. 2) gönül rahatlığı. 3) İsrail oğullarına ihsan olunan bir mucize. Tabutla gezdirilir, kendilerine güven, düşmanlarına korku verirmiş] |
sekkâk |
: | سكاك |
(a. i.) : bıçakçı, çakıcı. |
Sekr |
: | سك |
(a. i.) : sarhoşluk, (bkz. : bed-mestî). |
sekrân |
: | سكران |
(a. s. sekr'den. c. : sükârâ) : sarhoş, (bkz. : bed-mest, mest, ser-hoş, ser-mest). |
sekr-âver |
: | سكر آور |
(f. b. s.) : sarhoşluk veren, sarhoş eden, baş döndüren, (bkz. : müskir). |
sekre |
: | سكره |
(a. i.) : 1) sarhoşluk. 2) şaşma, (bkz. : hayret). 3) şiddet. |
sekt |
: | سكت |
(a. i.) : 1) sesini soluk almadan durdurma. 2) ed. şiirde bir harekenin düşmesinden meydana gelen ahenk kırıklığı. |
sekt-i melîh |
: |
ed. hafif ahenk kırıklığı : "mef-ûlü, mefâilün, faulün" veznini "mef'ûlün, fâilün, faulün" hâline koyma. |
|
sekte |
: | سكته |
(a. i.) : 1) durma; durgunluk. 2) kesilme. 3) bozukluk, zarar. 4) kanın bir denbire durması. 5) bkz : sekt). |
sekte-i dimâgıyye |
: |
hek. beyin inmesi. sekte-i kalb : kalb sektesi, kalbin durması. sekte-i reeviyye : hek. akciğere kan hücumu. |
|
sekte-dâr |
: | سكته دار |
(a. f. b. s.) : 1) sekteye uğramış, bozulmuş zarara uğramış. 2) ahengi, düzeni bozulmuş. |