sehâ

: سحاء

(a. i. c. : eshiye) : anat. beyin zarı.

sehâb

: سحاب

(a. i.) : 1) bulut, (bkz. : ebr, gays2, mîg). 2) karanlık. 3) bulut gibi uçuşan böcekler.

sehâb-ı matîr

:  

yağmur bulutu.

sehâb-ı rahmet

:  

rahmet bulutu.

sehâb-âlûd

: سحاب آلود

(a. f. b. s.) : bulutlu, (bkz. : ebr-âlûd).

sehâbe

: سحابه

(a. i.) : tek bulut.

sehâbî

: سحابی

(a. s.) : bulutumsu, bulutla ilgili.

sehâî

: سحائی

(a. s.) : beyin zarına âit, onunla ilgili.

sehâib

: سحائب

(a. i. sahâbe'nin c.) : bulutlar. sehâib-i meftûr : durgun, ağır bulutlar.

sehânet

: ثخانت

(a. i.) : 1) kalınlık, (bkz : sihan). 2) sıklık. 3) katılık, peklik.

sehâyâ

: سحايا

(a. i. sehâ'nın c.) : beyin zarları. ["sehâ"nın asıl cemi : "eshiye" olup "sehâyâ" kelimesi, Cemiyyet-i Tıbbıyye-i Osmâniyye' tarafından kabul edilmiş ise de yanlıştır] . İltihâb-ı sehâyâ hek. beyin zarı iltihabı, menenjit. Nezf-i sehâyâ hek. beyin zarı kanaması.

seher

: سحر

(a. i. c. : eshâr) : 1) tan yeri ağırmadan biraz önceki vakit. Ale-s-seher : sabah erkenden. 2) kadın adı.

seher

: سهر

(a. i.) : hek. uykusuzluk, gece uyuyamama hastalığı. İllet-i seher : uykusuzluk hastalığı.

sehere

: سحره

(a. s. sâhir'in c.) : (bkz : sâhir).

seher-gâh, sehergeh

: سحرگاه ، سحرگه

(a. f. b. i.) : seher vakti, sabahın erken saati.

seher-hiz

: سحر خيز

(a. f. b. s.) : 1) erkenci, . sabahlan erken kalkan. 2) sabahleyin esen.

seherî, seheriyye

: سحری ، سحريه

(a. s.) : sabah ve şafakla ilgili. İbâdet-i seheriyye : seher vakti ibâdeti. Mürg-i seheri : bülbül.

sehhâka

: سحاقه

(a. s.) : sevici kadın.

sehhâr

: سحار

(a. s. sihr'den) : 1) (pek) büyücü, (bkz. : sâhir, sihr-bâz) 2) büyü gibi bir kuvvetle çeken, büyüleyici.

sehhâre

: سحاره

(a. s.) : 1) sehhâr'ın müennesi. 2) i. büyüleyici, çok güzel mânâsına kadın : adı.

sehî

: سهی

(f. i.) : 1) düz, doğru. 2) fidan gibi [boy]

sehî-kamet

: سهی قامت

("ka" uzun okunur. f. a. b. s.) : düz, düzgün boy.

sehîm

: سهيم

(a. s.) : hisse sahibi.

sehl

: سهل

(a. i.) : 1) kolay, (bkz : âsân). 2) sâde.

sehl-i mümtenî

:  

ed. kolay ve sâde göründüğü halde, bulunup söylenmesi ve taklidi zor olan söz.

sehl-ül-me'haz

:  

kolay olarak alınacak ve elde edilecek şey.

sehlen

: سهلا

(a. zf.) : kolaylıkla, kolay olarak. Ehlen ve sehlen : safa geldiniz, hoş geldiniz.

sehl-ter

: سهلتر

(f. b. s.) : çok kolay, en kolay.

sehm

: سهم

(a. i. c. : sihâm) : 1) ok. (bkz. : tîr). 2) yay. 3) (c. : esham) aksiyon, hisse bedeli. 4) kısım, hisse, pay. 5) or. eğrilik payı [tomrukla rda1]

sehm

: سهم

(f. i.) : korku, dehşet, (bkz : bîm).

sehm-gîn

: سهمگين

(f. b. s.) : korkunç; korkulu, (bkz. : sehm-nâk)

sehm-nâk

: سهمناك

(f. b. s.) : korkunç, korkulu, (bkz. : sehm-gîn).

sehrân

: سهران

(a. s.) : geceleri uyanık duran.

sehtâr

: سه تار

(f. b. i.) : müz. telli sazlardan üç telli bir saz.

sehv

: سهو

(a. i. c. : sehviyyât) : 1) yanlış, (bkz. : hatâ). 2) yanılma, (bkz. : gaflet).

sehv-i kalem

:  

yanlışlıkla yazma.

sehv-i mürettib

:  

mürettip yanlışı.

sehv-i sarih

:  

pek açık yanlış.

sehv-i tertib

:  

tertip, dizme yanlışı.

Sehven

: سهوا

(a. zf.) : yanlışlıkla, yanılarak.

sehviyyât

: سهويات

(a. i.) : sehv'in c.) : yanlışlar.