sa'ter

: سعتر

(a. i.) : bot. zater, kekik.

sa'ter-i berrî

:  

bot. kekik otu, lât. thymus serpyllum.

sa'teri

: سعتری

(a. i.) : 1) soytarı. 2) şen, keyifli kimse. 3) kekik otu ile ilgili.

satevât

: سطوات

(a. i. satvet'in c.) : satvetler.

sath

: سطح

(a. i. c. : sutûh) : 1) ev damı. (bkz. : bâm). 2) bir şeyin dış tarafı, dış yüzü. 3) üstten görünen kısım. 4) geo. *yüzey

sath-ı arz

:  

coğr. Yeryüzü, (bkz. : rûy-i zemîn).

sath-i cânibî

:  

geo. *yanal yüzey, fr. surface laterale.

sath-ı dahilî

:  

kamerin, altından görünen yüzü.

sath-ı derya

:  

denizin yüzü.

sath-ı mail

:  

coğr. *aklan, dağ yamacı, fr. versant.

sath-ı mâil-i hevesât

:  

ed. heveslerin eğik sathı, heves uçurumu.

sath-ı muhaddeb

:  

geo. yüzü kabarcık, çıkıntılı olan satıh.

sath-ı muka'ar

:  

geo. üzeri çöküntülü olan cisim.

sath-ı münhanî

:  

geo. eğri *yüzey, fr. surfac* courbe.

sath-ı müstevî

:  

geo. 'düzlem, fr. plan.

sathen

: سطحا

(a. zf.) : dıştan, dış yüzden.

sathî

: سطحی

(a. s.) : 1) dışyüzeyle ilgili. 2) mat. yüzeysel, fr. superficiel. Mesaha-i sat-hiyye : yüz "ölçümü. 3) ıf. üstünkörü.

sathiyyât

: سطحيات

(a. i. c.) : sathî, âdî

sathiyyât

: سطحيا

şeyler.

sathiyyen

: سطحيا

(a. zf.) : 1) dış yüzden, dıştan. 2) üstten, derinleştirmeden, sudan.

sâtı', sâtıa

: ساطع ، ساطعه

(a. s. sutû'dan) : yükselip meydana çıkan, yükselen, yükseldikçe yükselen. Alem-ı sâtı' : yükselen bayrak. Envâr-ı sâtıa : yükselen ışıklar.

sâtıh

: ساطح

(a. s.) : yer yüzünü açan Allah.

satir

: ساتر

(a. s. setr'den) : örten, kapatan. Lihâf-ı satır : kabuk, zar, deri.

sâtir-ül-uyûb

:  

ayıpları (günahları) örten Allah, [settâr-ül-uyûb, daha yaygındır]

satl

: سطل

(a. i.) : 1) tas, kova. 2) küçük leğen. 3) at sulama koğası.

satr

: سطر

(a. i. c. : sutûr) : yazı sırası.

sâtur

: ساطور

(a. i. c. : sevatîr) : satır [bıçak]

satvet

: سطوت

(a. i. c. : satevât) : 1) birinin üzerine şiddetle sıçrama. 2) ezici kuvvet; zorluluk.

satvet-medâr

: سطوت مدار

(a. b. s.) : satvet sebebi, satvet vesilesi.