sar'

: صرع

(a. i.) : nek- (bkz. : sar'a).

sâr (-)

: سار

(f. s.) : "ver" bildirerek *birleşik kelimeler yapar. Çeşme-sâr : çeşmeleri çok olan yer. Kûh-sâr : dağlık yer.

sâr

: ثار

(a. i.) : öc, intikam. Ahz-i sâr : öcalma. [aslı : "se'r" dir]

sar'a

: صرعه

(a. i.) : hek. tutarık, tutarak, bayıltıcı, ağız köpürtücü ve çırpındırıcı bir sinir hastalığı.

sârâ

: سارا

(f. s.) : hâlis, katkısız. Anber-i sârâ : hîlesiz, katkısız anber.

sarâhat

: صراحت

(a. i.) : açıklık, ibarede açıklık.

sarâhaten

: صراحة

(a. zf.) : açıkça, açıkdan açığa, açık olarak.

sarâih

: صرائح

(a. s. sarîMün c.) : hâlis Arapkanı [atlar] , (bkz. : sarih4.)

sarâmet

: صرامت

(a. i.) : yiğitlik.

sarâsır

: صراصر

(a. i. sarsar'ın c.) : şiddetli gürültülü rüzgârlar.

saray

: سرای

(bkz. : serây)

sâr-bân

: ساربان

(f. b. i.) : deveci, deve sürücüsü, (bkz. : sütür-bân, üştür-bân).

sâr-çe

: سارچه

(f. b. i.) : serçe [kuş] , (bkz : usfûr).

sarf

: صرف

(a. i.) : 1) (c. : sarfiyat) harcama, masraf etme, gider. 2) para bozma. 3) çevirme, döndürme.

sarf-ı mehâret

:  

maharet sarfetme.

sarf-ı nazar

:  

vazgeçme. 4) vazgeçme. 5) değişme. 6) (c. : surûf) gramer, 'dilbilgisi.

sarf-i zihn

:  

akıl sarfetme.

sarf ü nahv

:  

gr. 'dilbilgisi, fr. grammaire.

sarfe

: صرفه

(a. i.) : 1) astr. menâzil-i kamerden biri. (bkz : menâzil-i kamer). 2) boncuk.

sarfî, sarfiyye

: صرفی ، صرفيه

(a. s.) : 1) harcama ile, giderle ilgili. 2) gramerle, 'dilbilgisi ile ilgili.

sarfiyât

: صرفيات

(a. i. sarf 1,2'nin c.) : 1) harcamalar, masraf etmeler, giderler. 2) biy. vücutça sarf edilen, vücudun çıkarttığı şeyler, salgılar, (bkz. : ifrazat).

sarfiyyûn

: صرفيون

(a. i. c.) : gramerle uğraşanlar, gramerciler, (bkz. : nahviyyûn).

sarh

: صرح

(a. i. c. : surûh) : köşk. (bkz. : kâh, kasr kâşane).

sar'î

: صرعی

(a. s.) : sar'a hastalığı ile-ilgili.

sârî

: ساری

(f. s.) : sürücü, süren.

sarî'

: صريع

(a. s.) : [yere yıkılmış] sar'alı kimse.

sârî, sâriye

: ساری ، ساريه

(a. s. sirâyet'den) : bulaşan, bulaşıcı, fr. contagieux. Emrâz-ı sâriye : hek. bulaşıcı hastalıklar, fr. maladies contagieuses.

sârif

: صارف

(a. s. sarf'dan) : 1) sarfeden, harcıyan. 2) değiştiren.

sârife

: صارفه

(a. i. c. : savârif) : değişiklik, değişme.

sarîh

: صريح

(a. i. sarâhat'den) : 1) açık, meydanda. 2) belli, (bkz. : aşkâr, hüveydâ). 3) (c. : sürehâ) saf, hâlis [ırk] . 4) (c. : sarâih) hâlis Arapkanı [at] , (müen. : "sâriha").

sarihan

: صريحا

(a. zf.) : açıkça, açık, meydanda olarak.

sârik

: سارق

(a. s. sirkat'den) : 1) çalan, hırsızlık eden. 2) i. hırsız, uğru. (bkz. : düzd, lass).

sârim, sârime

: صارم ، صارمه

(a. s.) : keskin, kesici, (bkz. : bürrân).

Seyf-i sârim

:  

keskin kılıç. Suyûf-ı sârime : keskin kılıçlar.

sarîr

: صرير

(a. i.) : cızırtı, gıcırtı, [kalem, kapı gibi şeylerde).

sarîr-i hâme

:  

kalem cızırtısı. sarîr-ül-bâb : kapı gıcırtısı.

sârr, sârre

: سار ، ساره

(a. s. sürûr'dan) : sevindirici, sevinçli : Peyâm-ı sârr : sevinçli haber. Asâr-ı sârre : sevindirici eserler.

sarraf

: صراف

(a. s. c. : sarrâfân) : 1) sar-feden. 2) i. sarraf.

sarrâfân

: صرافان

(a. i. sarrafın c.) : sarraflar.

sarrâfiyye

: صرافيه

(a. i.) : 1) sarraflık hakkı. 2) sarraflığa âit, sarraflıkla ilgili.

sarsar

: صرصر

(a. i. c. : sarâsır) : ş'ddetli, gürültülü rüzgâr.