rübâ (-)

: ربا

(f. s.) : "kapan, kapıcı" mânâlariyle 'birleşik kelimeler yapar. Ahen-rübâ : demir kapıcı, mıknatıs. Dil-rübâ : gönül kapan. gibi.

rübâb

: رباب

(a. i.) : müz. (bkz. : rebâb). rübâb-ı şikeste (kırık rübap, saz) : şâir Tev-fik Fikret'in manzum şiir kitabı.

rübâb-nâme

: ربابنامه

(a. f. b. i.) : Sultan Veled'in tasavvuf! fikirlerini ifâde etmek için yazdığı eser.

rübâî

: رباعی

(a. s. c. : rübâiyyât) : 1) dört'e mensup, dörtle ilgili. 2) i. ed. aynı esasta 24 şekilli vezinle yazılan dört mısrâlık şiir. 3) i. mastarı dört harfli fiil.

rübâi-l-adlâ

:  

geo. dört kenarlı şekil. rübâi-l-büzûr : bot. dört çekirdekli meyve. rübâ-il-cenâh : zool. dört kanatlı haşerat. rübâi-l-esâbi' : bot. dört yapraklı [çiçek, ağaç]

rübâi-l-ezhâr

:  

bot. dört çiçekli nebat (*bitki).

rübâî-meıîd-ün-fih

:  

gr. mastarını meydana getiren dört harften üçü aslî olup biri veya ikisi sonradan katılarak meydana getirilen kelimeler : ["tedahrec. " gibi]

rübâi-t-terkîb

:  

azot, oksijen, hidrojen, karbondan olma.

rübâî-mücerred

:  

gr. mastarını meydana getiren dört harfden hepsi de aslî olan kelimeler : [dah-rec. gibi]

rübâî-yi musarra

:  

gr. üçüncü mısraı da kafiyeli olan rübâî.

rübâi-l-vücûh

:  

geo. dört yüzlü [şekil]

rübâi-z-zevâyâ

:  

geo. dört köşeli şekil.

rübâiyyât

: رباعيات

(a. i. rübâî'nin c.) : rübâîler. rübâiyyât-ı Havyam : Hayyâm'ın rubaileri.

rübâiyye

: رباعيه

(a. i.) : ön dişler ile azı dişleri arasında ve ikisi altta bulunan dört diş.

rübbemâ

: ربما

(a. zf.) : ba'zan, bâzı kere.

rübû

: ربوع

(a. i. reb'in c.) : (bkz. : ribâ).

rübûbiyyet

: ربوبيت

(a. i. rabb'den) : 1) efendilik. 2) tanrılık, ulûhiyyet.

rübûde

: ربوده

(f. s.) : kapılmış, kapılan. (bkz. : mübtelâ). Dil-rübûde : gönlü kapılmış, (bkz. : meftun).

rüchân

: رجحان

(a. i.) : üstünlük, üstün olma. (bkz. : efdaliyyet, fâikiyyet). Esbâb-ı rüchân : üstünlüğe sebebolan şeyler, [aslı : recehân olup : terazinin bir kefesi ağır basmak manasınadır.]

rüchâniyyet

: رجحانيت

(o. i.) : üstün olmaklık. (bkz. : fâikiyyet).

rücû'

: رجوع

(a. i.) : 1) dönme, geri dönme. 2) cayma, sözünden dönme, sözünü geri alma. rücû-i bahr : coğr. denizin çekilmesi.

rücûm

: رجوم

(a. i. recm'in c.) : 1) taşlamalar, taşa tutmalar. 2) akan yıldızlar.

rücüm

: رجم

(a. i.) : akan yıldız, meteor, (bkz. : şihâb).

rücz

: رجز

(a. i.) : (bkz. : ricz).

rüdûm

: ردوم

(a. i. redm'in c.) : sedler, bendler.

rüseâ'

: رؤساء

(a. i. reîs'in c.) : reisler, başkanlar.

rüfât

: رفات

(a. i.) : çürümüş, unufak olmuş şey. Azm-i rüfât : çürümüş kemik.

rüfedân

: رفدان

(a. i.) : rafadan yumurta.

rüfeka'

: رفقاء

("ka" uzun okunur, a. i. refîk'in c.) : arkadaşlar. (bkz. : hem-râhân, pâdâşân).

rüft

: رفت

(f. i.) : süpürme. rüft ü rûb (süpürüp temizleme) mec. gezip tozma.

rüfû

: رفو

(f. i.) : dikişi bellisiz yama; örgü.

rüfû-gâri

: رفوگاری

(f. b. i.) : örücülük.

rüfû-ger

: رفوگر

(f. b. i.) : örücü, örgücü.

rühâvî

: رهاوی

(f. i.) : 1) ruha (Urfa) halkından olan. 2) kurulunca kendi kendine çalan sandıklı bir çalgı, [müzikte "rehâvî" şeklinde kullanılmıştır]

rühn

: رهن

(a. i. rehn'in c.) : (bkz. : rühûn).

rühûn

: رهون

(a. i. rehn'in c.) : rehinler, '(bkz. : rehn).

rühün

: رهن

(a. i. rehn'in o.) : (bkz. : rühûn).

rükbân

: ركبان

(a. s. râkib'in c.) : binenler, binmişler, biniciler, (bkz. : fürsân).

rükbe

: ركبه

(a. i. c. : rükeb, rükebât) : anat. diz, dizkapağı.

rükeb

: ركب

(a. i. rükbe'nin c.) : anat. dizler, dizkapakları. (bkz : rükebât).

rükebât

: ركبات

(a. i. rükbe'nin c.) : anat. dizler, dizkapakları. (bkz. : rükeb).

rükn

: ركن

(a. i. c. : erkân) : 1) bir şeyin en sağlam tarafı, temel direği. 2) kolon, direk, (bkz. : sütün). 3) nüfuzlu, ehemmiyetli, kuvvetli kimse. rükn-ül-bey' : fık. satış şartı.

rükn-üd-dîn

: ركن الدين

(a. b. i.) : erkek adı olarak biz de "rökneddîn" şeklinde kullanılan bu kelime : "dînin en sağlam olanı, dînin temel direği" demektir.

rükniyye

: ركنيه

(a. h. i.) : tas. Kibreviyye tarikatı şubelerinden biri. [Firdevsiyye de denilir. Kurucusu Rükneddîn-ül-Firdevsî'ye nispetle bu adı almrştır]

rükû'

: ركوع

(a. i.) : 1) öne doğru eğilme. 2) namazda dizlere tutunarak vücûdun belden yukarısı yere müvâzî gelecek şekilde eğilme hareketi.

rükûb

: ركوب

(a. i.) : 1) binme. 2) bir vasıtaya binme.

rüküd

: ركود

(a. i.) : râkidlik, râkid olma, durulma, durgunluk, (bkz. : rükûdet). rükûd-i hevâ : durgun hava.

rükûdet

: ركودت

(a. i.) : durulma, durgunluk, (bkz. : rükûd). [yapma kelimelerdendir]

rükün

: ركون

(a. i.) : can ve gönülden meyil.

rükûnet

: ركونت

(a. i.) : ağırbaşlılık, gururluluk. (bkz. : rekânet, vakar).

rüküb

: ركب

(a. i. rikâb'ın c.) : üzengiler.

rümh

: رمح

(a. i. c. : rimâh) : 1) kargı, mızrak, süngü. 2) mec. fıkarâlık, yoksulluk.

rümhî

: رمحی

(a. s.) : 1) kargıya, mızrağa, süngüye mensup, bunlarla ilgili. 2) i. yaprağının ucu sivri olan nebat (*bitki).

rümis

: رمث

(a. s.) : ipi çürük [kimse] , sözüne güvenilmiyen [adam]

rümmân

: رمان

(a. i.) : bot. nar. (bkz : enâr).

rümmânî

: رمانی

(a. s.) : 1) nar çiçeği renginde olan. 2) kır ile doru arasında bir donu olan at.

rümmâniyye

: رمانيه

(a. i.) : * nargiller.

rüselâ

: رسلاء

(a. i. resûl'ün c.) : peygamberler, (bkz. : rüsül).

rüsl

: رسل

(s. i. resûl'ün c.) : (bkz. : rüselâ, rüsül).

rüst-â-hîz

: رستاخيز

(f. i.) : kıyamet, mahşer. Rûz-i rest-â-hîz : kıyamet günü. (bkz. : yevm-i kıyamet).

rüstâî, rüstâyî

: رستائی ، رستايی

(f. s.) : 1) köy ile ilgili. 2) i. köylü, (bkz. : rustâî, rus-tâyî). 3) ed. pastoral nevi.

-rüste

: رسته

(f. s.) : "bitmiş, çıkmış, yetişmiş" mânâlariyle *birleşik kelimeler yapar. Nev-rüs-te : yeni yetişmiş [nebat (*bitki)]

rüst-e-hîz

: رستخيز

(f. i.) : (bkz. rest-â-hîz).

rüstem

: رستم

(f. h. i.) : 1) iran'ın ünlü pehlivanı ve savaşçısı. 2) erkek adı.

rüstî

: رستی

(f. i.) : 1) yiğitlik, (bkz : fütüvvet). 2) üstünlük, (bkz. : muvaffakıyyet). 3) kuvvet, (bkz. : nîru).

rüsûb

: رسوب

(a. i. c. : rüsûbât) : tortu, çöküntü, (bkz. : dürdî). rüsûb-ül-hamr : şarap tortusu.

rüsûbât

: رسوبات

(a. i. rüsûb'un c.) : tortular, çöküntüler.

rüsûbî

: رسوبی

(a. s.) : jeol. *tortusal.

rüsûh

: رسوخ

(a. i.) : 1) muhkem, sağlam olma. 2) bir ilmin derinliğine, inceliğine varma. 3) maharet, meleke.

rüsûhiyyet

: رسوخيت

(o. i.) : 1) sağlamlık. (bkz. : metanet). 2) maharet; meleke, hazakat; incelik.

rüsum

: رسوم

(a. resm'in c.) : 1) vergiler, gümrük vergileri. 2) usûl, merasim. rüsûm-i lütf ü kerem : lütuf ve kerem âdetleri; iyilik ve ihsan usulleri. rüsûm-i sitte : "ipek, tütün, balık avı, tuz, içki ve pul" dan alınan vergiler.

rüsumat

: رسومات

(a. i. rüsûm'un c.) : gümrük idaresi.

rüsûmî

: رسومی

(a. s.) : rüsûm'a âit, rüsum, vergi ile ilgili.

rüsül

: رسل

(a. resûl'ün c.) : peygamberler, (bkz. : rüselâ). Hâtem-ür-rüsül (peygamberlerin en son geleni, son peygamber) : Hz. Muhammed (Aleyhisselâm).

rüsvâ [y]

: رسوا [ی]

(f. s.) : rezil, îtibarsız, haysiyetsiz, (bkz. : hazûl). rüsvây-i âlem : en bayağı, çok aşağılık adam.

rüsvâyî

: رسوايی

(f. i.) : rezillik, haysiyetsizlik, itibarsızlık, (bkz . hiz.).

rüşâ

: رشا

(a. i. rişvet'in c.) : rüşvetler, (bkz. : rişâ).

rüşd

: رشد

(a. i.) : 1) doğru yolu bulup gitme, doğru yolda gitme. 2) doğru düşünme, akıl sahibi olma. 3) baliğ olma, bulûğa erme, erginlik. Hadd-i rüşd : erginlik çağı. İsbât-i rüşd : erginliğini şer'an ve resmen isbât ettirme.

rüşdî, rüşdiyye

: رشدی ، رشديه

(a. s.) : 1) rüşd'e, erginliğe âit, erginlikle ilgili. 2) i. ortaokul, [eskiden iptidaî ile i'dâdî arasında -üçü ilk, üçü orta olmak üzere- altı sınıflık bir mektep idi] . 3) i. birincisi erkek adı.

rüşeym

: رشيم

(a. i.) : biy. oğulcuk, fr. embryon. 2) bot. embriyon.

rüşvet

: رشوت

(a. i.) : (bkz. : rişvet).

rütbe

: رتبه

(a. i. c. : rüteb) : 1) sıra, derece, basamak. rütbe-i akl : aklın derecesi. 2) me'murluk mevkii, derecesi.

rütbe-şinâs

: رتبه شناس

(a. f. b. s.) : rütbe tanır, derece

rütbet

: رتبت

(a. i.) : (bkz. : rütbe).

rütbetlü

: رتبتلو

(a. t. s.) : Hıristiyan, rûhânî reislere ve patriklere verilen unvan.

rütbî, rütbiyye

: رتبی ، رتبيه

(a. s.) : rütbeye mensup, derece, rütbe ile ilgili.

rüteb

: رتب

(a. i. rütbe'nin c.) : rütbeler, dereceler. rüteb-i askeriyye : askerlik rütbeleri. rüteb-i ilmiyye : sarıklılar sınıfında bulunanların rütbeleri. rüteb-i mülkiyye : sivil memurlara mahsus rütbeler, dereceler.

rüteylâ

: رتيلا

(a. i.) : zehirli ve iri bir cins kır örümceği.

rüûs

: رؤس

(a. i. re's'in c.) : 1) başlar. 2) sadrâzam'ın verebileceği küçük rütbeler için verilen resmî yazı. 3) ilmiye, sarıklı ulemâ derecelerinden biri.

rüvâk

: رواق

(a. i.) : (bkz. : revâk).

rüvâkî

: رواقی

(a. s. c. : rüvâkıyyûn) : (bkz. : revâkî).

rüveyde

: رويده

(a. s.) : 1) hoş, ince, nâzik. 2) kadın adı.

rüveyha

: رويحه

(a. i.) : 1) incelik, zariflik. 2) fels. fr. eleganee.

rü'yâ

: رؤيا

(a. i.) : düş.

rü'yet

: رؤيت

(a. i.) : 1) görme, bakma, görülme. Cihâz-ı rü'yet : hek. görme cihazı. 2) idare etme, çevirme, yönetme. 3) araştırma. rü'yet-i muhasebe : huk. vasiye âit hesabın hâkim (yargıç) tarafından görülmesi.

rüzelâ

: رذلاء

(a. s. rezîl'in c.) : reziller. . (bkz. : evbâşân, hazele).

rüzgâr

: روزگار

(f. i.) : 1) zaman, devir, (bkz : hengâm, vakt). 2) dünyâ, (bkz. : âlem). 3) yel. (bkz. : bâd, rîh).

rüzgâr-ı külli

:  

koz. (bkz. : nikat-ı cihât).