riz |
: | رز |
(a. i.) : (bkz. : rizz). |
rîz (-) |
: | ريز |
(f. s.) : "döken, akıtan, saçan" mânâlariyle *bileşik kelimeler yapar. Eşk-rîz : gözyaşı döken. Hûn-rîz : kan döken. Şeref-rîz : şeref saçan. |
rizâm |
: | رزام |
(a. s.) : serkeş adam veya at. |
rîzân |
: | ريزان |
(f. s.) : dökülen, akan. |
rîze |
: | ريزه |
(f. i.) : kırıntı, döküntü, saçıntı, ufak parça. rîze-i âhen : hararete gösterilen demirin yüzünde meydana gelip, soğuduktan sonra çekiçle vurulduğu zaman kolaylıkla ayrılabilen küçük küçük parçalar. |
rîze-i elmas |
: |
pek küçük elmas parçaları. |
|
rîze-i sîmîn |
: |
1) gümüş döküntüsü; 2) yıldızlardan kinaye. |
|
rîze-i zer |
: |
altın kırıntısı, (bkz. : pervâze). |
|
rîze-çîn |
: | ريزه چين |
(f. b. s.) : döküntü; kırıntı toplıyan. |
rîze-hâr |
: | ريزه خوار |
(f. b. s.) : döküntü; kırıntı yiyeni (bkz. : rîze-hâr, lukata-hâr). |
rîze-hör |
: | ريزه خور |
(f. b. s.) : döküntü, kırıntı yiyen, (bkz. : rîze-hâr). |
rîze rîze |
: | ريزه ريزه |
(f. zf.) : ufak ufak; parça parça. |
rîziş |
: | ريزش |
(f. i.) : dökülüş, akış. |
rizz |
: | رز |
(a. i.) : gizli ses. |