rik |
: | ريق |
(a. i.) : "IV- sa'v'a' aSlz suyu. Ale-r-rîk : aç karnına. rîk-ul-habîb : müz. Türk müziğinin birkaç asırlık mürekkep makamı olup, zamanımıza kalmış numunesi yoktur. |
rikab |
: | رقاب |
("ka" uzun okunur, a. i. rakabe'nin c.) : boyun, ense kökü. (bkz. : rakabât). |
rikâb |
: | ركاب |
(a. i. c. : rüküb) : 1) üzengi. 2) büyük bir kimsenin katı, önü. 3) müz. vaktiyle Türk müziğinde kullanılmış usullerden biri olup zamanımıza kalmış numunesi yoktur. |
rikâb-dâr |
: | ركابدار |
(a. f. b. s.) : üzengi tutan [hükümdarın ata binerken üzengisini tutan] |
rikâbiyye |
: | ركابيه |
(a. i.) : sadrâzam, vezirler ve bâzı devlet ricali tarafından muayyen zamanlarda pâdişâha verilen hediyeler. |
rikâz |
: | ركاذ |
(a. i.) : yer altında tabiî olarak bulunan mâdenler ve defineler. |
rikbân |
: | رقبان |
(a. i. rakabe'nin o.) : (bkz; rakabât). |
rikkat |
: | رقت |
(a. i.) : 1) rakiklik, yufkalık, incelik. 2) merhamet, acıma. rikkat-i kalb : gönül yufkalığı. |
rikkat-âmîz |
: | رقت آميز |
(a. f. b. s.) : kalbe hüzün verecek olan. |
rikkat-âver |
: | رقت آور |
(a. f. b. s.) : merhamet, acıma uyandıran. |
rikkat-efzâ |
: | رقت افزا |
(a. f. b. s.) : rikkat artıran, merhamet uyandıran. |
rikkat-engîz |
: | رقت انگيز |
(a. f. b. s.) : acıklı; dokunuklu. |
rikkat-fezâ |
: | رقت فزا |
(a. f. b. s.) : (bkz. : rikkat-efzâ). |
rikkat-yâb |
: | رقتياب |
(a. f. b. s.) : acıyan, merhamet eden, incelik gösteren. |