rev (-)

: رو

(f. s.) : "giden, yürüyen" mânâlan ile "birleşik kelimeler yapar. Aheste-rev : ağır giden. Pîş-rev : önden giden. (bkz. : pîş-dâr). Tîz-rev : çabuk giden. gibi. Kalem-rev : bir kimsenin sözünün veya bir hükümdarın emrinin geçtiği yer.

rev', rev'a

: روع ، روعه

(a. i.) : 1) korku, (bkz : havf, hirâs). 2) halecan.

reva

: روا

(f. s.) : yakışır, uygun, yerinde. (bkz. : ahrâ, cedîr, ecder, hariyy, lâyık, şâyân, şâyeste).

revâbıt

: روابط

(a. i. râbıta'nın c.) : 1) bağlar. 2) münâsebetler, ilgiler. 3) bağlılıklar. 4) tertipler, sıralar, usuller, düzenler.

revâc

: رواج

(a. i.) : 1) sürüm, geçerlik. 2) kıymet, değer. Bî-revâc : sürümsüz, îtibarsız.

revâc-dâr

: رواجدار

(a. f. b. s.) : revaçlı, sürümlü îtibarlı [mal]

revâ-dâşte

: رواداشته

(f. b. s.) : uygun bulmuş.

revâfız

: روافض

(a. i. râfıza'nın c.) : şîa mezhebinin ifrata kaçan koluna mensup kimseler.

revâh

: رواح

(a. i.) : 1) bir şeyi elde etmeden doğan neşe. 2) güneş battıktan sonra gece oluncıya kadar geçen zaman.

revâhî

: رواهی

(a. i. râhiye'nin c.) : bal arıları.

revâhil

: رواحل

(a. i. râhile'nin c.) : 1) yük develeri. 2) yük hayvanları.

reva id

: رواعد

(a. i. râide'nin c.) : gürliyen bulutlar.

revâk

: رواق

(a. i. c. : ervika) : 1) üstü örtülü, önü açık yer. 2) kemeraltı; sundurma; saçak altı; çardak. revâk-ül-ayn : kaş. revâk-ül-leyl : gecenin öncesi.

revâkıyyûn

: رواقيون

(a. i. c.) : eski Yunan feylesoflarından bir fırkanın adı, fr. Stoiciens. [Zenon adında bir feylesofun, kapılarından birinin revâkı altında ders vermesinden kinaye olarak takılan bir ad]

revâkî

: رواقي

(a. s. c. : revâkıyyûn) : 1) revâka âit, revâkla ilgili. 2) i. Zenon yolunda olan feylesof.

revâkid

: رواكد

(a. s. râkid'in c.) : duran, durgun olan şeyler.

revâkiyye

: رواقيه

(a. i.) : fels. Zenon felsefesinin adı. fr. portique, stoicisme.

revân

: روان

(f. s.) : 1) yürüyen, giden, akan, su gibi akıp giden [söz] . Âb-ı revân : akar su. (bkz. : mâ-i câri). Taht-ı revân : tahtaravan. (bkz. : mahfe). 2) i. ruh, can; nefs-i natıka. revân-ı pâk : temiz ruh. 3) i. müz. vaktiyle Türk müziğinde kullanılıp zamanımıza numunesi intikal etmemiş usullerden biri.

revân-bahş, revân-bahşâ

: روان بخش ، روان بخشا

(f. b. s.) : canlandırıcı, can bağışlayıcı.

revâne

: روانه

(f. s.) : giden, yürüyen.

revânî

: روانی

(f. s.) : 1) revaçlı, rağbetli, değerli. 2) o. revani tatlısı, (bkz. : revganî).

revânî-furûş

: روانی فروش

(f. b. i.) : revani satan, revanici.

revâsî

: رواسی

(a. râsiye'nin c.) : büyük dağlar.

revâsib

: رواسب

(a. i. rüsûb'un c.) : tortular. revâsib-i remliyye : kum tortuları.

revâtib

: رواتب

(a. i. râtibe'nin c.) : 1) vazifeler. 2) maaşlar.

revâyih

: روايح

(a. i. râyiha'nın c.) : kokular, (bkz. : fevâyih). [aslı : "revâih" dir]

revâzin

: روازن

(a. ve f. revzen'in c.) : pencereler.

revende

: رونده

(f. s.) : 1) gidici, giden. 2) çok yürüyen. Âyende vü revende : gelen giden.

revende-gân

: روندگان

(f. i. revende'nin c.) : gidenler, yürüyenler.

revgan

: روغن

(f. i.) : 1) yağ revgan-ı gül : gül yağı. revgan-ı hû; : susam yağı. revgan-ı sâde : sağ yağ.

revgan-ı zeyt

:  

zeytin yağı. 2) rugan, parlak deri. 3) üstü yağ gibi kayan parlak şey. 4) hafif hafif esen rüzgârın verdiği serinlik.

revgan-dân

: روغندان

(a. f. b. i.) : yağ kandili, (bkz. : kandil).

revganî

: روغنی

(f. i.) : revani tatlısı.

revh, revha

: روح ، روحه

(a. i.) : “ rahat, gönül rahatlığı" revh-i rûh : can rahatı. 2) rahmet. revh-ullah : Allah'ın rahmeti. revh ü reyhan : rahat ile rızık. 3) hafif esen rüzgârın verdiği tatlılık, canlılık.

revhânî

: روحانی

(a. s.) : gönüle ferahlık veren, gönül açan, güzel görünüşlü, havadar [yer]

revhâniyyet

: روحانيت

(a. i.) : revhânîlik, gönül açıcılık, güzel görünüşlülük.

reviş

: روش

(f. i.) : 1) gidiş, yürüyüş. 2) tarz, üslûp. 3) tutum, yol. 4) geçiş, oluş.

reviyy

: روی

(a. i.) : ed. kafiye olan kelimenin son harfi.

reviyy-i mutlak

:  

ed. isim hâlinde kelimelere dayanan revî.

reviyy-i müfîd

:  

ed. sıfat ve fiil hâlinde kelimelere dayanan revî.

reviyyet

: رويت

(a. i. c. : reviyyât) : bir işin her tarafını iyice düşünüp taşınma. Bilâ-re-viyyet : düşünmeksizin.

revk

: روق

(a. i. c. : ervâk) : 1) perde. (bkz. : hicâb, sütre). 2) ev önü. 3) s. saf, hâlis. 4) boynuz. revk-üş-şebâb : gençlik başlangıcı.

revm

: روم

(a. i.) : 1) meram, maksat. 2) kelimede sükûndan ayırdedilemiyecek derecede gizli ve belirsiz olan hareke.

revnak

: رونق

(a. i.) : parlaklık, güzellik, tazelik, süs. revnak-ı bahar : baharın güzelliği, tazeliği. revnak-ı cemâl : yüzün güzelliği, parlaklığı.

revnak-bahş

: رونقبخش

(a. f. b. s.) : 1) parlaklık, güzellik, tazelik veren. 2) i. meşhur bir çeşit lâle.

revnak-dâr

: رونقدار

(a. f. b. s.) : parlak.

revnak-efzâ

: رونق افزا

(a. f. b. s.) : bir şeyin güzelliğini, zenginliğini artıran. revnak-efzâ-yi mevkı-i i'tibâr : itibar mevkiinin zenginliğini artıran.

revnak-nümâ

: رونقنما

(a. f. fc. i.) : 1) parlaklık, tazelik, güzellik gösteren. 2) müz. Türk müziğinde bir mürekkep makam. Tahminen bir asır evvel tertîbedilmiş ve pek az kullanılmıştır, müstear ile ırak makamlarından mürekkeptir. Irak ile ırak perdesinde kalır. Güçlüsü birinci derecede segah (müsteâr'ın güçlüsü) ikinci derecede de dü-gâh (lâ) (Irak'ın güçlüsü) perdeleridir. Donanımına müstear gibi "si" ve "mi" koma bemolleri ile "fa" ve "do" bakiyye diyezleri konulur (müs-tear'ın "lâ" bakiyye diyezi, Irak'ın "mi" ve "do" bekarı nota içinde kullanılır). Bu makamın terkibi hüzzâm-ı cedit ve rû-yi ırak makamlarında olduğu tarzdadır.

revse

: روثه

(a. i.) : 1) tezek, mayıs, fışkı. 2) pislik, (bkz. : neces, rics2.

revzen

: روزن

(f. i. a. c. : revâzin) : pencere, (bkz. : dertçe). revzen-i mahlû : indirilmiş pencere.

revzene

: روزنه

(a. i.) : pencere, (bkz. : revzen).