râvend

: راوند

(f. i.) : bot. kökleri ve sapları ilâç olarak kullanılan karabuğdaygillerden bir nebat (*bitki) lât. rheutn.

râvendiyye

: راونديه

(a. i.) : bot. karabuğdaygiller, fr. polygonacees.

râvî

: راوی

(a. s. rivâyet'den. c. : râviyân, ruvât) : rivayet eden, söyliyen, hikâye eden, anlatan. râvî-i hadîs : hadis rivayet eden. râvî-i kıssa : hikâye anlatan, bir hâdiseyi hikâye eden. (bkz. : kassâs).

râviyân

: راويان

(a. f. s. râvî'nin c.) : rivayet edenler, söyliyenler, hikâye anlatanlar. râviyân-ı ahbâr : haberleri rivayet edenler.

ravz

: روض

(a. i.) : bahçeler, ağaçlık, çimenlik yerler, (bkz. : riyât).

ravza

: روضه

(a. i. c. : ravzât, riyâz) : ağacı, çayırı, çimeni bol olan yer, bahçe. ravza-i mutahhara : Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'in kabri. ravza-i Rıdvan : Cennet, (bkz. : Adn, Firdevs).

ravzat-ül-envâr

:  

İslâm dünyâsının büyük bilginlerinden olan iznikli Ahmet Hayâlî'nin ahlâk ve tasavvuftan bahseden manzum eseri. [1449 (H. 853) yılında yazılmış ve Fâtih Sultan Meh-med'e sunulmuştur]

ravzât

: روضات

(a. i. ravza'nın c.) : bahçeler, suyu ve çimeni bol bahçeler.