rak' |
: | رقع |
(a. i.) : yama vurma. |
rakabât |
: | رقبات |
(a. rakabe'nin c.) : 1) ense kökleri, boyunlar. 2) kullar, köleler, cariyeler. |
rakabe |
: | رقبه |
(a. i. c. : rakabât, rikab, rikbân) : 1) ense kökü, boyun, (bkz. : unk). 2) kul, köle, câriye. Fekk-i rakabe : kul azâdetmek. 3) bir malın sahipliği. |
rakabî |
: | رقبی |
(a. s.) : fık. boyuna âit, bokunla ilgili. |
rakadân |
: | رقدان |
(a. i.) : oynayıp sıçrama. rakadân-ı sıbyân : çocukların oynayıp sıçramaları. |
rakam |
: | رقم |
(a. i. c. : erkam, rukum) : 1) yazı yazma. 2) yazı ile işaret. 3) mat. sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her biri. |
rakamî |
: | رقمی |
(a. s.) : rakama, sayıya âit, bununla ilgili. |
rakam-keş |
: | رقمكش |
(a. f. b. s.) : rakam atan; yazan çizen. |
rakam-zede |
: | رقمزده |
(a. f. b. s.) : yazılmış, söylenen, yazılan. |
rakam-zen |
: | رقمزن |
(a. f. b. i.) : yazan, yazıcı; kayıt ve işaret eden. |
rakd |
: | رقد |
(a. i.) : uyumak üzere bulunma, henüz dalar gibi olma. (bkz. : nüâs, sine). |
rakde |
: | رقده |
(a. i.) : uyku. |
râkıb |
: | راقب |
(a. s.) : 1) gözeten, bekli-yen. 2) i. erkek adı. |
rakım |
: | راقم |
(a. s. rakm'dan) : 1) yazan, çizen. râkım-ı hurûf, râkım-ül-hurûf (eserin muharriri, müellifi) [eskiden bir şey yazanlar, tevâzû yoliyle çok defa kendilerinden böyle bahsederlerdi] . 2) i. kot, bir yerin denizden olan yüksekliği, fr. cote. 3) i. erkek adı. |
râki' |
: | راكع |
(a. s. rükû'dan) : namazda rükû eden, ellerini dizlerine dayıyarak eğilen. |
râkian |
: | راكعا |
(a. zf.) : rükû hâlinde, iki büklüm olarak. |
râkiâne |
: | راكعانه |
(a. f. zf.) : rükû eder gibi, iki büklüm olarak. |
rakîb |
: | رقيب |
(a. i.) : (bkz. : payende, rabîta). |
râkib |
: | راكب |
(a. s. rükûb'dan. c. : rükbân) : 1) binici, binen, binmiş, (bkz : süvâr). 2) bir nakil vâsıtasına binmiş olan. |
rakîb |
: | رقيب |
(a. s. ve i. rekabet'den. c. : rakîbân, rukabâ) : 1) her hangi bir işte birbirinden üstün olmıya çalışanlardan her biri. 2) bekçi, (bkz : haris). 3) Allah adlarından olup : "görüp gözeten" demektir. |
rakîbân |
: | رقيبان |
(a. f. s. ve i. rakîb'in c.) : 1) rakipler. 2) bekçiler, (bkz. : rukabâ). |
râkiben |
: | راكبا |
(a. zf.) : binmiş olarak, binerek. |
râkid, râkide |
: | راكد ، راكده |
(a. s. rükûd'dan) : areketsiz, durgun. Mâ-i râkid : durgun su. Mi-yâh-ı râkide : durgun sular. |
rakîk, rakîka |
: | رفيق ، رقيقه |
(a. s. rikkat'denc. : rikak) : 1) ince. Em'â-yi rakîka : ince bağırsaklar. 2) köle veya câriye. 3) yufka yürekli. rakîk-ül-kalb : kalbi yufka, çok merhametli. rakîk ü nizâr : ince ve zayıf. |
rakîm |
: | رقيم |
(a. i.) : yazı yazacak levha. |
rakîme |
: | رقيمه |
(a. s.) : yazılmış şey, mektup, kâğıt. Hâmil-i rakîme : yazıyı getiren, (bkz. : hâ-mil-i varaka). |
rakk |
: | رق |
(a. i. c. : rukuk) : üzerine yazı yazılan tabaklanmış ince deri. |
rakka' |
: | رقاء |
("ka" uzun okunur, a. i.) : büyük ve mahir büyücü. |
rakkas |
: | رقاص |
("ka" uzun okunur, a. s. raks'dan) : 1) oynıyan, danseden, köçek. 2) fiz. *sarkaç. |
rakkase |
: | رقاصه |
("ka" uzun okunur, a. s. Ve i. raks'dan) : dans eden [kadın] , çengi, fr. danseuse. |
raks |
: | رقص |
(a. i.) : hora tepme, sıçrıyarak oynama, dans etme, Dâ-ürraks : hek. vücûdun bir yerine musallat olan ve orayı daimî harekette bulunduran asabî bir hastalık. raks-ı mükerrer : tekrar tekrar yapılan raks, döne döne oynama. |
raks-aksağı |
: | رقص اقصاغی |
(a. t. b. i.) : müz. Türk müziğinin küçük usûllerindendir; 9 zamanlı ve 4 darblı olup çok güzel ve kıvrak bir hususiyete mâliktir; eskiden bu usul ile raks havaları bestelendiği, isminden'anlaşılıyorsa da, böyle bir eser zamanımıza kalmış değildir. 9 zamanlı diğer usuller şunlardır : hepsi 6 darblı olmak üzere aksak, evfer ve oynak. Raks-aksağı ile birkaç şarkı ve oyun havasından başka bir şey ölçülememiştir. Darblan şöyledir : düm. (2 zamanlı, kavi) tek. (3 zamanlı, kavi) düm, (2 zamanlı, kavi) tek (2 zamanlı, zayıf). Bir Türk aksağı ile bir sofyan'dan mürekkeptir (yanî aksak bir evfer'in tersi oluyor). |
raksân |
: | رقصان |
(a. i.) : 1) rakseden, oynıyan, danseden. 2) müz. Türk müziğinin küçük usûllerindendir. 15 zamanlı ve 10 darblıdır. Bâzı türkülerde görülmüştür. 15 zamanlı olarak bir de 9 darblı Bektaşi raksânı vardır. Usul semaî, aksak semaî ve nim-sofyan'dan mürekkeptir. Darblan şöyledir. Düm (1 zamanlı, kavi) tek (1 zamanlı, nim kavi) tek (1 zamanlı, zayıf) düm (2 zamanlı, kavi) te (1 zamanlı, zayıf) kâ (2 zamanlı, nim kavi) (2 zamanlı, kavi) tek (2 zamanlı kavi) te (1 zamanlı, zayıf) kâ (2 zamanlı, kavi). |
raks-künân |
: | رقص كنان |
(a. f. b. s.) : raksederek, raksede ede, oynıya oynıya. |
raks |
: | رقش |
(a. i.) : nakşetme, renkli boyalarla boyama, süsleme, (bkz. : nakş). |
raktâ' |
: | رقطاء |
(a. i.) : 1) ed. her kelimesinin bir harfi . noktalı, öteki noktasız olarak söylenen söz. 2) s. alacalı hayvan mânâsına gelen "er-kat" in müennesi. |