pûş (-)

: پوش

(f. s.) : "örten; giyen, giyinmiş" mânâlarına gelerek "birleşik kelimeler yapar. Pâ-pûş (ayağı örten) : papuç. Ser-püş (başı örten) : serpuş. gibi.

pûş

: پوش

(f. i.) : 1) örtü, örtünecek şey; elbise. 2) zırh.

pûşe

: پوشه

(f. i.) : örtü; perde, (bkz. : pûş1).

pûşende

: پوشنده

(f. s.) : örtücü, örten. pûşende-i hatâ : ayıp örten.

pûşîde

: پوشيده

(f. s.) : 1) örtülmüş, (bkz. : mestur). 2) örtü. Râz-pûşîde : sır gizliyen. pûşide-i Beyt-i Muazzam : Kabe örtüsü.

pûşide-ceşm

: پوشيده چشم

(f. b. s.) : habersiz, dikkatsiz, (bkz. : gafil).

pûşîdenî

: پشيدنی

(f. i.) : 1) örtü. 2) giyecek, örtünecek şey.

pûşîde-raz

: پوشيده راز

(f. b. s.) : sırrı gizli.

pûşiş

: پوشش

(f. i.) : örtü, örtecek şey.

pûte

: پوته

(f. i.) : 1) içinde mâden eritilen tava. 2) nişan tahtası.

pûyâ

: پويا

(f. s.) : koşan, [en çok at hakkında] , (bkz. : serî-üs-seyr).

pûySn

: پويان

(f. s.) : koşan, [en çok insan hakkında]

pûye

: پويه

(f. i.) : seğirtme, koşma. . (bkz. : şitâb).

pûye-ger

: پويه گر

(b. s.) : seiiirtici, koşucu, (bkz. : pûyende).

pûyende

: پوينده

(f. s.) : seğirtici, koşucu, (bkz. : pûye-ger).

pûzen

: پوزن

(f. i.) : nadas edilmiş, sürülmüş tarla.

pûzlne

: پوزينه

(f. i.) : maymun, (bkz : kırd).

pûziş

: پوزش

(f. i.) : mazeret, özür.

pûıiş-pezîr

: پوزش پذير

(f. b. s.) : mazeret, özür, kabul eden, affeyliyen.