Ömer

: عمر

(a. h. i.) : 1) ikinci halîfe Hz. Ömer. [haklıyı haksızdan ayırdederek, adaleti tam yerine getirmekte kazandığı için Fârûlc kelimesiyle adlandırılmıştır] , (bkz. : ibn-ül-hattâb). 2) erkek adı.

Ömereyn

: عمرين

(a. h. i.) : "iki Ömerler" : 1) birinci halîfe Hz. Ebûbekir ile ikinci halîfe Hz. Ömer. 2) ikinci halîfe Ömer ile Ömer bin Abdülazîz.

Ömr

: عمر

(a. i.) : ömür, yaşama, yaşayış, hayat.

ömr-î eâvid

:  

ebedî hayat.

ömr-i güzeşte

:  

geçmiş ömür.

ömr-i hazîn

:  

hüzünlü ömür.

ömr-i me'yûs

:  

yeisli ömür.

ömr-i pür-şitâb

:  

acele geçen ömür.

ömr-i sefîl

:  

sefalet I i ömür.

ömr-i tavîl

:  

uzun ömür. [arapçada doğrusu "umur" dür]

örf

: عرف

(a. i.) : 1) âdet, hüküm; gelenek. 2) sarıklıların giydikleri bir çeşit kavuk [Tanzimat'tan önce] (arapçadaki okunuş şekli "urf" dur).

örf-i âmm

:  

huk. [eskiden] vâzıı müteayyen (taayyün etmiş) olmayıp beldelerinin hepsinde veyahut ekserisinde carî olan örf.

örf-i hâss

:  

huk. [eskiden] bir meslek münte-siplerine yahut bir kavme veya bir belde ahâlîsine mahsus olan örfler.

örf-i kavlî

:  

huk. [eskiden] bir cemâatin bir lâfzı bir mânâda kullanmalarıdır ki, o lâfzı işiten kimsenin aklına başka mânâ gelmez. Meselâ : ["sobayı veya lâmbayı yak!" denilmesinde olduğu gibi]

örf-i târî

:  

huk. [eskiden] örf ve âdete hamlo-lunacak şeyin vukuu zamanında ve ondan önce bulunmayıp sonradan hadis olan örf.

örfen

: عرفا

(a. zf.) : âdet üzere.

örfî, örfiyye

: عرفی ، عرفيه

(a. s. ve i.) : örfle, âdetle ilgili, -icâbettiği zaman- sivil idare yerine askerî idare. Idâre-i örfiyye. sıkı *yönetirn.

örfiyyât

: عرفيات

(a. i. c.) : âdete, geleneğe çağlı olan şeyler.

öşr

: عشر

(a. i. c. : a'şâr) : öşür, onda bir, ondalık, onda bri alınan vergi [esâsı, şeriattan alınmıştır]

özr

: عذر

(a. i. c. : a'zâr) : 1) bir kusur veya suçun hoş görülmesini gerektiren sebep, (bkz : ma'zeret). 2) suçun bağışlanması. 3) engel. 4) kusur, eksiklik.

özr-hâh

: عزر خواه

(a. f. b. s.) : özür diliyen, özür bildirerek af istiyen.