nitâ' |
: | نطاع |
(a. i. c. : nutû') : deri döşek. |
nitâc |
: | نتاج |
(a. i.) : yavru doğurma, yavrulama. |
nitâf |
: | نطاف |
(a. i. nutfe2'nin c.) : duru sular, saf sular, (bkz. : nutfe). |
Nitâh |
: | نطاح |
(a. i.) : tos vurma, boynuzla vurma. |
nitâk |
: | نطاق |
(a. i.) : 1) kuşak, kemer. 2) peştemal. 3) kuşak yeri. 4) bir çeşit Arap elbisesi. nitâk-ül-cevzâ : Hz. Ebûbekir'in kızının ünvânı. (bkz. : zât-ün-nitâkayn). [Mekke'den Medîne'ye hicret gününde Hz. Ebûbekir'in kızı Esmâ'nın Hz. Peygamber (Aleyhisselâm)le birlikte göç edecek olan babasına yükleri bağlamak üzere ikiye bölüp verdiği kuşak ki, kendisine cennette iki kuşak verileceği müjdelen-miştir] |
nitâkayn |
: | نطاقين |
(a. i.) : bir nitâk'ın ikiye bölünmüş parçalarından herbiri. Zât-ün-nitâkayn : Hz. Ebûbekir'in kızı Esmâ'nın ünvânı ki, Hz. Peygamber (Aleyhisselâm), Ebûbekir'le Mekke'den hicrete hazırlanırken bağlamak üzere kuşağını ikiye bölmesi üzerine Hz. Peygamber (Aleyhisselâm) tarafından : "Allah sana yarın Cennette iki kuşak verecektir" denilmiştir. |
nitâset |
: | نطاست |
(a. i.) : (bkz. : tababet). |
nitâsî |
: | نطاسی |
(a. i.) : anlayışlı hekim, doktor. |