nîm |
: | نيم |
(f. s.) : 1) yarı, yarım, buçuk, (bkz. : nısf, nîme). |
nîm-bismil |
: |
yarı boğazlanmış, usûlüne göre kesilmemiş hayvan. |
|
nîm-hilâl |
: |
mec. güzelin dudağı. 2) müz. Türk müziğinde birbirinden farklı üç mânâda kullanılır : 1) usul isimlerinin başına gelirse o usûlün yarısına müsâvî bir usûl teşkîl eder : nîm-berefşan, nîm-çenber, nîm-devir, nîm-evsat, nîm-hafif, nîm-sa-kil, nîm-sofyan, nîm-fahte ki, bu usuller berefşân, çenber, evsat, hafif, sakil, sofyan, fâhte usullerinin yansıdırlar; yalnız nîm-devir, devr-i kebîr'in yarısı değildir. Ekseriya lenk-fâhte denilen nîm-fah-te de, fahte'nin yarısıdır; 2) perde isimlerinin başına gelirse o perdenin bir koma pestindeki perdeyi işaret eder : nîm-hicar, nîm-hisar ve nîm-zengûle ile nîm-şehnaz. |
|
nîm kavı |
: |
usulde, kavî zaman ile zaif zaman arasında orta kuvvette bulunan zaman. |
|
nîm berefşân |
: | نيم بر افشان |
(f. b. i.) : müz. Türk müziğinin büyük usullerindendir. 16 zamanlı ve 12 darblıdır; berefşân'ın yarısıdır; yâni her darbı, berefşandaki mukabilinin yarı kıymetindedir ve son "te ke te ke" burada sâdece bir "te ke" şeklinde bulunur 16 zamanlı diğer usuller şunlardır : 13 darblı nîm-hafif, 12 darblı fer', 8 darblı çifte-düyek ki bu 16 zamanlı usuller, en küçük büyük usuldürler. Bu usul ile peşrev ve besteler ölçülmüş 16/8 yürük nîm-berefşan mertebesi de kullanılmıştır. Son asırlarda kullanılmamış, yerine tamamen berefşân kaim olmuştur. Bu usul sıra-siyle semaî, Türk aksağı, sofyan, ge sofyan'dan mürekkeptir. Darbları şöyledir : |
nîm-bismil |
: | نيمبسمل |
(f. b. s.) : iyice boğazlanmamış, yarı kesilmiş olan. |
nîm-çehre |
: | نيم جهره |
(b. i.) : nesnas da denilen korkunç masal hayvanı [aslı "nîm-çihre" dir] |
nîm-çenber |
: | نيم چنبر |
(f. b. i.) : müz. Türk müziğinin küçük usullerindendir; 12 zaman ve 7 darblıdır; yâni çenber'in yarısı olup, onun yarı yarıya sadeleştirilmiş şeklidir. 12 zamanlı diğer usuller şunlardır : ikiz aksak, firenkçin, devr-i remel. Bu usul ile birkaç asır evvel peşrev ve besteler ölçülmüştür; bugün elde bir numunesi yoktur. Türlü şekillerde vaz edilmiş 2 adet yürük semaîden mürekkeptir. Darbları şöyledir : düm (2 zaman, kavi) te (1 zaman, nîm kavi) ke (1 zaman, zaif) düm (2 zaman, kavi) tâhek (4 zaman, kavi) te (1 zaman, nim kavi) ke (1 zaman, zaif). |
nîm-devir |
: | نيم دور |
(f. b. i.) : mü*. Türk müziğinin büyük usullerindendir. 18 zamanlı ve 9 darblıdır. Devr-i kebîr'den farkı son dört küçük zamanlı darbdan evvelki üç uzun darbın, burada bulunmamasıdır; başka bir farkı yoktur. 18 zamanlı olarak, bir de 3 darb-ı Türkî vardır ki, bu iki usul birbirine çok benzer. Nîm devir ile peşrev, beste, ilâhi gibi şekiller ölçülmüştür. Bir yürük semaîsi ile -iki muhtelif şekilde konulmuş- 3 tane sofyan'dan mürekkeptir. Darbları şöyledir : düm (2 zamanlı, kavi) tek (2 zamanlı, nîm kavi) tek (2 zamanlı, nîm kavi) düm (4 zamanjı, kavi) te (1 zamanlı, kavi) ke (1 zamanlı, zaif) te (1 zamanlı, nîm kavi) ke |
nîm-düyelc |
: | نم دويك |
(f. b. i.) : müz. Nîm sofyana verilmiş bir addır ki, nazariyet bakımından doğru değildir; çünkü usul, düyek'in değil, sofyan'ın yarısıdır. |
nimâl |
: | نمال |
(a. i. neml'in c.) : karıncalar. |
nimâr |
: | نمار |
(a. i. nimr'in c.) : kaplanlar. (bkz. : enmâr, nümûr). |
nimât |
: | نماط |
(a. i. nemat'm c.) : örtüler, ihramlar. e.) : ne güzel, ne âli. ["bi'se"nin zıddı] , ni'me-l-matlûb : tam aradığımız. ni'me-t-tesâdüf : ne güzel tesadüf. ni'me-l-vesîle : ne güzel vesîle. |
nîme |
: | نيمه |
(f. i.) : yarı, yarım, buçuk. (bkz. : nısf, nîm) Dü-nîme : ikiye bölünmüş. nîme-i rûz : gün ortası, . yarım gün. |
nîme nîme |
: | نيمه نيمه |
(fi. zf.) : yarım yarım, parça parça. |
nîme-rûz |
: | نيمه روز |
(f. b. i.) : gün ortası, yarım gün. [aslı : "nîme-i rûz"dur] |
ni'met |
: | نعمت |
(a. i. c. : niam) : 1) iyilik, lütuf, ihsan, bahşiş. 2) azık, yiyeceğe, içeceğe dâir şeyler; ekmek. 3) saadet, mutluluk. Veliyy-i ni'met : velînîmet, nîmet sahibi, besliyen, yedirip içiren. ni'met-i İlâhiyye : Allah'ın bahşettiği her türlü rızık. 4) kadın ve nadiren erkek adı. |
ni'met-şinâs |
: | نعمت شناس |
(a. f. b. s.) : iyilik-bilir. (bkz. : kadr-şinâs). |
nîm-evsat |
: | نيم اوسط |
(f. a. b. i.) : müz. Türk müziğinin küçük usullerindendir; 13 zamanlı ve 6 darblıdır. Evsat'ın şu şekilde yarısıdır ki, evsat'-daki ilk dört darb ile son üç darb arasındaki yedi darp burada mevcut değildir. 13 zamanlı olarak bir de şarkı devr-i revanı usûlü vardır. Eskiden ilâhi, beste, peşrev gibi şekillerde kullanılmış, sonraları yerini evsata terketmiştir; bu usûlden elde yalnız birkaç nümûne vardır. Bir Türk aksağı ile iki tane sofyan'dan mürekkeptir. Darbları şöyledir : te (1 zaman, kavi) ke (1 zaman, zaif, te (1 zaman, nîm-kavi) (kâ (2 zaman, kavi) düm (4 zaman, kavi) düm (4 zaman, kavi). |
nîm-germ |
: | نيم گرم |
(f. b. s.) : pek sıcak ol-mıyan, ılık. |
nim-hâb |
: | نيم خواب |
(f. b. s.) : yan uykulu, mahmur, (bkz. : nuâs, sine). |
nîm-hafîf |
: | نيم خفيف |
(f. a. b, i.) : müz. Türk müziğinin büyük usullerindendir. 16 zamanlı ve 13 darblıdır. Hafifin şu şekilde yarısıdır ki, ha-fifdeki 8 adet sofyan'dan ortada bulunan 4 tanesi burada yoktur; yalnız ilk ve son ikişer sofyan muhafaza edilmiştir. 16 zamanlı diğer usuller şunlardır : 12 darblı nîm-berefşan, 12 darblı fer' ve 8 darblı çifte düyek. Eskiden peşrev, beste, ilâhi gibi şekillerin ölçülmesinde kullanılan bu usulden bugün bir nümûne kalmamıştır; fakat darb-ı fetih ve hâvî usullerinin son kısmında nîm-hafif aynen mevcuttur. Üç muhtelif şekilde vazedilmiş 4 tane sofyan'dan mürekkeptir. Darbları şöyledir : düm (1 zaman, kavi) |
nîm-hande |
: | نيم خنده |
(f. b. i.) : yarım gülüş, gülümseme, (bkz. : tebessüm). |
nîm-küşte |
: | نيم کشته |
(f. b. s.) : yarı kesilmiş, yan öldürülmüş. |
nîm-lâhza |
: | نيم لحظه |
(f. a. b. i.) : 1) yarım bakış, gözuciyle. bakış, (bkz. : nîm-nigâh). 2) çok kısa zaman. |
nîm-manzûr |
: | نيم منظور |
(f. a. b. s.) : yarı görülen, bulanık görülen. |
nîm-mest |
: | نيم مست |
(f. b. s.) : sarhoşça, biraz sarhoş. |
nîm-muzlim |
: | نيم مظلم |
(f. a. b. s.) : yarı karanlık, (bkz. : nîm-zulmet). |
nîm-mürde |
: | نيم مرده |
(f. b. s.) : ölüm derecesinde olan. |
nîm-nigâh |
: | نيم نگاه |
(f. b. i.) : yan bakış, gözuciyle bakma, (bkz : nîm-lâhze1. |
nimnime |
: | نمنمه |
(a. i.) : 1) birbirine yakın çizgiler. 2) tırnakta olan beyazlık. |
nimnimeteyn |
: | نمنمتيت |
(a. i. c.) : tırnak, giyme " " işareti. |
nîm-puhte |
: | نيم پخته |
(f. b. s.) : yarı pişmiş, yan çiğ [olan] |
nimr |
: | نمر |
(a. i. c. : enmâr, nimâr, nü-mûr) : kaplan, (bkz. : peleng). |
nîmre |
: | نمره |
(a. i.) : dişi kaplan. |
nîm-res |
: | نمرس |
(f. b. s.) : yarı yetişmiş, yarı ham olan. |
nîm-roh |
: | نيم رخ |
(f. b. i.) : kadınların başörtüsü dışında kalan saçlarını alnından kulaklara doğru açık bıraktıkları kısım. |
nîm-rûz |
: | نيم روز |
(f. b. i.) : yarı gün, öğle. (bkz. : nîme-rûz). |
nims |
: | نمس |
(a. i.) : Fireun faresi. |
nîm-sakîl |
: | نيم ثقيل |
(f. a. b. i.) : müz. Türk müziğinin büyük usullerindendir. 24 zamanlı ve 16 darblıdır. Sakil usûlünün varisi çıkarılarak elde edilmiştir. 24 zamanlı olarak, bir de 14 darplı çenber vardır. Kâr, beste, ilâhi, peşrev gibi eserler ölçülmüştür. Türlü şekillerde vazedilmiş olan sırasiyle sofyan, yürük semaî, sofyan, sofyan'dan mürekkeptir. Darbları şöyledir : düm (2 zaman, kavi) te (1 zaman, nîm-kavî) ke (1 zaman, zaif) düm (2 zaman, kavi) te (1 zaman, nîm-kavî) te (1 zaman, nîm-kavî) ke (1 zaman, zaif) te (1 zaman, nîm-kavî) ke (1 zaman, zaif) düm (2 zaman, kavi) tek (2 zaman, nîm-kavî) tâhek (4 zaman, kavi) te (1 zam |
nîm-sofyân |
: | نيم ثقيل |
(f. a. b. i.) : müz. Türk müziğinin küçük usullerindendir. 2 zamanlı ve 2 darblıdır. Nîm sofyan, en küçük usul olup, aynı zamanda, 2 basit usulden biridir. Sofyan'ın yansıdır. Tabîî mertebesi 2/4 ile yazılır; 2/8 yürük nîm sofyan sayılır. Bu usul ile oyun havaları ve nadiren de şarkılar ölçülmüştür. Darbları şöyledir : düm (1 zamanlı, kavi) tek (1 zamanlı, nim kavi). |
nîm-süfte |
: | نيمسفته |
(f. b. s.) : yarım olarak denmiş, söylenmiş. |
nîm-şeb |
: | نيم شب |
(f. b. i.) : gece yarısı, (bkz : nısf-ül-leyl). nim-ten (f. b. i.) : mintan. |
nîm-zencir |
: | نيم زنجير |
(f. b. i.) : müz. Türkmüziğinin büyük usullerindendir. 60 zamanlı ve 36 darblıdır. Zencîr'in yarısıdır : zencir'deki çifte düyek yerine burada düyek, fahte yerine lenk-fahte, çenber yerine nîm-çenber, devr-i kebîr yerine devr-i revân, berefşan yerine nîm berefşan kaim olmuştur. 60/8, yürük nîm zencir mertebesi olur. 60 zamanlı olarak bir de, 26 darblı (devr-i kebîr + berefşan) şeklindeki darbeyn usulü mevcuttur. Eskiden bu usûl ile peşrev, beste, ilâhi gibi şekiller ölçülmüş, sonradan yerini zencir'e terket-miîtir. Muzaffer'in bu uiul ile olan bir hüseynî peşrevi, bugün de elimizdedir ve nîm zencir'in yegâne nümûnesidir. Darb |
nîm-zulmet |
: | نيم ظلمت |
(f. a. b. s.) : yarı karanlık, (bkz. : nîm-muzlim). nîm-muzlim). |