nâûr |
: | ناعور |
(a. s.) : 1) kanı kesilmiyen [damar] . 2) i. değirmen kanadı. |
nâûre |
: | ناعوره |
(a. i. c. : nevâîr) : bostan dolabı. |
nâûs |
: | نا اوس |
(f. i.) : kilise, manastır; mecûsî ateşkedesi. (bkz. : deyr, sûmnât). ["nâvûs" şekli de vardır] |
nâ-ümîd |
: | نا اميد |
(f. b. s.) : ümitsiz, ümidi kırılmış, (bkz : nev-mîd). |
nâ-ümîdi |
: | نا اميدی |
(f. b. i.) : ümitsizlik, ümitkırıklıSı. (bkz. : kunût, me'yûsiyvet, mevmîdî). |
nâ-üstüvâr |
: | نا استوار |
(f. b. s.) : 1) sağlam olmıyan, dayanıksız. 2) münasebetsiz. |
nâ-üstüvârî |
: | نا استواری |
(f. b. i.) : 1) sağlam olmama. 2) münasebetsizlik. |