nat'

: نطع

(a. i. c. : enta’,nutû) : 1) sofra bezi. 2) meşinden yapılan döşek, fr. natte.

nat'-ı zemîn

:  

yer yüzü. (bkz. : rû-yi zemîn).

na't

: نعت

(a. i. c. : nuût) : 1) bir şeyi medhederek anlatma, vasıflandırma. 2) ed. Hz. Muhammed (Aleyhisselâm)'i övmek üzere yazılan şiirler.

nâ-temâm

: نا تمام

tamamlanmamış, , bitmemiş.

nâ-temâmî

: نا تمام

(f. a. b. i.) : noksanlık. eksiklik.

na't-gû

: نعت گو

(a. f. b. s.) : na't söyliyen.

nath

: نطح

(a. i.) : süsme, boynuzla vurma

na't-hân

: نعت خوان

(a. f. b. s.) : 1) na't. kasîde okuyan. 2) cuma günleri bâzı selâtin câmi-leriyle tekkelerde güzel sesle "na't-i şerîf" okuyan adam.

nâtıh

: ناطح

(a. s. c. : nevâtıh) : 1) süsen. boynuziyle vuran [hayvan] . 2) sıkıntı, keder, (bkz. : elem, mihnet).

nâtık

: ناطق

(a. s. nutk'dan) : 1) söyleyen, konuşan, lâkırdı eden. (bkz. : gûyâ, gûyende, suhan-senc). Gayr-i nâtık konuşma ve düşünce, den mahrum. 2) idrâk eden, düşünen. 3) bir ifâdesi olan. 4) bir şeyi gösteren. 5) beyân eden, bildiren, bildirici. Hayvân-ı nâtık (konuşan hayvan) : insan. 6) erkek adı. [müen. "natıka"]

natıka

: ناطقه

(a. i.) : 1) düşünüp söyleme hassası, kuvveti. 2) düzgün, dokunaklı söz söyleme.

nâtıka-i cem'iyyet

:  

cemiyetin natıkası, söz söyleme kudreti.

nâtıka-perdâz

: ناطقه پرداز

(a. f. b. s.) : düzgün ve dokunaklı söz söyliyen.

nltıka-pîrâ

: ناطقه پرا

(a. f. b. s.) : sözünü, dokunaklı, düzgün kelimelerle süsliyen.

nâtıkıyyet

: ناطقيت

(a. i. nutk'dan) : nâtıklık, konuşmaklık, söz söylemeklik. [yapma kelimelerdendir]

natır

: ناطر

(a. i. c. : natare, nuttâr, nüterâ) : 1) bağ, bahçe bekçisi. 2) hamam natırı, hizmetçisi, [bizde cemi şekilleri kullanılmamıştır]

nâ-tırâş, nâ-tırâşîde

: ناتراش ، ناتراشيده

(f. b. s.) : yontulmamış, tıraş olmamış, terbiye görmemiş, ham kaba.

nâtıs

: ناطس

(a. s.) : bilgili, faziletli [adam] , (bkz. : dânâ).

natîh

: نطيح

(a. i.) : 1) çifteli at. 2) mec.

nâtiş

: نطيش

(a. i.) : kuvvet ve hareket.

natrûn

: نطرون

(a. i.) : 1) güherçile. 2) boraks.

nats

: نطس

(a. i.) : nadas.

na't-hân

: نعت خوان

(a. f. b. s.) : 1) na't. kasîde okuyan. 2) cuma günleri bâzı selâtin câmi-leriyle tekkelerde güzel sesle "na't-i şerîf" okuyan adam.

nâtıh

: ناطح

(a. s. c. : nevâtıh) : 1) süsen. boynuziyle vuran [hayvan] . 2) sıkıntı, keder, (bkz. : elem, mihnet).

nats

: نطس

(a. i.) : nadas.

natş

: نطش

(a. i.) : bünye ve yaradılışın kuvvetli, şiddeti.

natûh

: نطوح

(i. s.) : çok süsen, süsegen [hayvan]

nâtık

: نطوح

(a. s. nutk'dan) : 1) söyleyen, konuşan, lâkırdı eden. (bkz. : gûyâ, gûyende, suhan-senc). Gayr-i nâtık : konuşma ve düşünce, den mahrum. 2) idrâk eden, düşünen. 3) bir ifâdesi olan. 4) bir şeyi gösteren. 5) beyân eden, bildiren, bildirici. Hayvân-ı nâtık (konuşan hayvan) : insan. 6) erkek adı. [müen. "natıka"]

natûk

: نطوق

(a. s. nutk'dan) : güzel, düzgün söz söyliyen.

nâtûr

: ناطور

(a. i. c. : nevâtîr) : (bkz : natır).

nâ-tüvân

: ناتوان

(f. b. s.) : zayıf, kuvvetsiz, (bkz. : zebûn).

nâ-tüvânî

: ناتوانی

(f. b. i.) : zayıflık, kuvvetsizlik.