nâ-dân

: نادان

(f. b. s.) : 1) bilmez, (bkz. : câhil). 2) nobran, kaba, terbiyesi kıt.

nâdânî

: نادانی

(f. b. i.) : 1) bilmezlik, (bkz. : cihâlet). 2) nobranlık, kabalık.

nâ-dânist, nâ-dâniste

: نادانست، نادانسته

(f. b. s.) : bilmez, câhil.

nadar, nadâret

: نضر ، نضارت

(a. i.) : altın. (bkz. : zeheb, zer).

nâ-dâst

: ناداشت

(f. b. s.) : utanmaz, havasız, (bkz : halî-ül-izâr).

nadc

: نضج

(a. i.) : (bkz. : nazc).

nâdd

: ناد

(a. i.) : rızk, azık.

nâ-dem-saz

: نادمساز

(f. b. s.) : ahenksiz, uygunsuz.

nâ-derîde

: نادمساز

(f. b. s.) : delinmemis, delik açılmamış, (bkz. : gayr-ı meskub, nâ-süfte).

nadh

: نادريده

(bkz. : nazh)

nâdic

: نضح

(a. s. c. : nevâdıc) : kıvama gelmiş, olgunlaşmış.

nâdî

: نادی

(a. s. nidâ'dan) : 1) nida eden, haykıran, çağıran, (bkz. : münâdî). 2) a. i. c. : nevâdî meclis, encümen, toplantı, (bkz. : bezm). 3) i. erkek adı.

nâdib

: نادب

(a. i.) : ağıt yakan, ağıt acıyan, (bkz. : nâ'iha, nevvâh).

nâdic

: نادج

(a. s.) : 1) iyi pişmiş et. 2) olgun meyva.

nâ-dide

: ناديده

(f. b. s.) : 1) görülmemiş, görülmedik. 2) pek seyrek bulunan, çok değerli. 3) i. kadın adı.

nadim

: نادم

(a. s. nedâmet'den. c. : nâdimân) : nedamet duyan, pişman olan.

nadimân

: نادمان

(a. s. nâdim'in c.) : nedamet duyanlar, pişman olanlar.

nâdim-âne

: نادمانه

(a. f. zf.) : pişman olarak, pişmanlıkla.

nâdimiyyet

: نادميت

(a. i.) : pişmanlık.

nadir

: نضير

(a. s.) : (bkz. : nazîr).

nâdir

: نادر

(a. s. nedret'den. c. : nâdirât, nevâdir) : 1) seyrek, az, ender bulunur. En-nâdi-rü ke-l-ma'dûm : nâdir olan, az bulunan şey, yok gibidir, (bkz. : mütenâdir). 2) i. erkek adı.

nâdir-ül-vücud

:  

benzeri pek az bulunan [insan]

nâdirât

: نادرات

(a. s. nâdir'in c.) : seyrek, az, az bulunan şeyler, (bkz. : nevâdir).

nâdire

: نادره

(a. i. ve s.) : 1) nâdir olan şey. 2) kadın adı.

nâdire-dân

: نادره دان

(f. b. s.) : âlim, zarif, (bkz. : hurde-dân).

nâdire-gû

: نادره گو

(f. b. s.) : (bkz. : nâdire -senc).

nâdire-kâr

: نادره کار

(f. b. s.) : nâdir işler, san'atler yapan.

nadiren

: نادرا

(a. zf.) : nâdir olarak, az olarak, pek az bulunur, çok aralıklı.

nâdire-perdâz

: ناره پرداز

(f. b. s.) : güzel ve ince söz söyliyen.

nâdire-senc

:  

(f. b. s. c. : nâdire-sencân) : güzel fıkralar anlatan, nükteli sözler söyliyen, zarif [kimse] . (bkz. : nâdire-gû, nükte-dân).

nâdire-sencân

: نادره سنجان

(f. b. s.) : güzel fıkralar anlatanlar, nükteli söz söyliyenler, zarif kimseler.

nadret

: نضرت

(a. i.) : (bkz. : nazret).

nâ-dürüst

: نادرست

(f. b. s.) : 1) doğru olmıyan, eğri. 2) sağlam, gerçek olmıyan. 3) haksız, yanlış.

nâ-dürüstî

: نادرستی

(f. b. i.) : doğru, gerçek olmama.