mütevâcid

: متواجد

(a. s.) : sahte, yapma olarak vecde gelen.

mütevâcih

: متواجه

(a. s.) : yüzleşen, yüz yüze gelen.

mütevâcihen

: متواجها

(a. zf.) : yüz yüze gelerek; karşılaşarak, karşı karşıya.

mütevâdd

: متوار

(a. s.) : birbirine sevgi gösteren.

mütevâdi'

: متوادع

(a. s.) : tevâdu' eden, düşmanlığı bırakarak barışan.

mütevâfık

: متوافق

(a. s. vefk'den) : tevâfuk eden, birbirine uygun; uyan, uygun olan.

mütevâfir, mütevâfir

: متوافر ، متوافره

(a. s. vüfûr'dan) : tevâfür eden, çoğalan, bollanan. Mâ-i-mütevâfire : çoğalan, bollanan su.

mütevaggıl

: متوغل

(a. s. vügul'den. c. : mütevaggılîn) : tevaggul eden, çok meşgul olan, fazla uğraşan; bir şeyin ilerisine, derinliğine varan.

mütevaggılîn

: متوعلين

(a. s. mütevaggll'in c.) : tevaggul edenler, çok meşgul olanlar, fazla uğraşanlar; bir şeyin ilerisine, derinliğine varanlar.

mütevahhid

: متوحد

(a. s.) : (bkz. : müteferrid).

mütevahhiş

: متوحش

(a. s. vahş'den) : tevahhuş eden korkan, ürken, ürkek, yadırgıyan.

mütevahhiş-âne

: متوحشانه

(a. f. zf.) : tevahhuş ederek, korkarak, ürken, yadırgıyarak.

mütevâid

: متواعد

(a. s. va'd, den. c. : mütevâidîn) : vaidleşen, sözleşen, birbirine söz veren.

mütevâidîn

: متواعدين

(a. s. mütevâid'in c.) : vaidleşenler, sözleşenler, birbirine söz verenler.

mütevâkil

: متواكل

(a. s.) : birbirini vekil eden.

mütevakkı'

: متوقع

(a. s. vak'dan) : tevakku' eden, medet eyliyen, bekliyen, uman.

mütaevakkı-âne

: متوقعانه

(a. f. zf.) : mütevakki olana, ümîd edene yakışacak surette.

mütevakkıd

: متوقعانه

(a. s.) : tevakkudeden, tutuşup yanan. Âteş-i mütevakkıd : tutuşan, yanan ateş.

mütevakkıf

: متوقف

(a. s. vukuf'dan) : 1) tevakkuf eden, duran, bekliyen, eğlenen. 2) bir şeye bağlı olan, ancak onunla olabilen, (bkz. : vabeste).

mütevakkır

: متوقد

(a. s. vakar'dan. c. : mütevakkırîn) : vakarfanan, onurlanan.

mütevakkırîn

: متوقرين

(a. s. mütevakkır'ın c.) : vakarlananlar, onurlananlar.

mütevakkî

: متوقی

(a. s. vikaye'den) : tevakkî eden, kendini gözeten, sakınan, çekinen.

mütevâlî

: متوالی

(a. s. verâ'dan) : tevârî eden, birbiri ardınca giden; art arda gelen, üstüste, bir düziye olan.

mütevâlid

: متوالد

(a. s.) : birbirinden doğup üreyen. (bkz. : mütenâsif).

mütevâliyen

: متواليا

(a. zf.) : art arda, üst üste, bir düziye, aralık vermeden.

mütevârî

: متواری

(a. s. verâ'dan) : tevâri eden, gizlenen; gizli, saklı.

mütevârid, mütevâride

: متوارد ، متوارده

(a. s. vürûd'dan) : tevârüdeden, gelen. Mekâtîb-i mütevâride : gelen mektuplar.

mütevâris

: متوارث

(a. y. verâset'den) : 1) tevarüs eden, birinden birine miras kalan. 2) babadan oğula geçen, [maddî, manevî]

mütevâsık

: متواثق

(a. s.) : tevâsuk, birbirine güvenmek suretiyle anlaşan.

müievâsıl, mütevâsıla

: متواصل ، متواصله

(a. s. vasl'dan) : birbirine vâsıl olan, gelen; birbirine bitişmiş. Hutût-ı mütevâsıla : birbirine bitişmiş çizgiler.

mütevâsî

: متواصی

(a. s.) : birbirine teveccüh eden, yönelen, birbirine tavsiye eden.

mütevâsib

: مئاثب

(a. s.) : birbirinin üzerine slçrıyan.

mütevassıl

: متوصل

(a. s.) : 1) vâsıl olan, kavuşan. 2) münâsebet ve yakınlık kuran.

mütevaşşih

: متوشح

(a. s.) : süslenen, takıp takıştıran.

mütevâtî

: متواطی

(a. i.) : 1) birbirine ben-ziyen. 2) fels. *tekanlamlı, fr. univoque.

mütevâtir

: متواتر

(a. s. vetr'den) : tevatür eden, ağızdan ağıza dolaşan, halk arasında söylenilen.

mütevâtiren

: متواترا

(a. zf.) : tevatür edilerek, ağızdan ağıza dolaşarak, halk arasında söylenerek.

mütevattın

: متوطن

(a. s. vatan'dan) : tavattun etmiş, bir yeri vatan edinmiş, yurt tutmuş, yurtlanmış.

mütevazı'

: متواضع

(a. s. vaz'dan. c. : mütevâzıîn) : 1) tevazu eden, alçakgönüllü, kibirsiz. 2) gösterişsiz.

mütevâzı-âne

: متواضعانه

(a. f. zf.) : 1) tevâzû, alçakgönüllülükle, kibirsizlikle. 2) gösterişsiz olarak.

mütevâzıîn

: منواضعين

(a. s. mütevâzı'ın c.) : tevâzû edenler, alçakgönüllüler, kibirsizler.

mütevazı

: متوازی

(a. s. vezy'den) : 1) birbirine muvâzî (paralel) olan. 2) geo. paralel, fr. parallele.

mütevâzi-l-adlâ'

:  

geo. paralelkenar, fr. paral-lelogramme.

mütevâzi-s-sütûh

:  

geo. paralelyüz, fr. paralle-lepipede. 3) ed. vezin ve kafiye bakımından birbirine uygun seci'ler. Meselâ : sen1 darülfünunun2 bütün fünûniyle3 mütefennin4 oluncıya kadar, ben1 darülcünû nun2 bütün cünûniyle3 mütecennin4 olacağım. , gibi.

mütevâzin

: متوازن

(a. s. vezn'den) : tevazün eden, tartılan bir olan, ikisinin ağırlığı birbirine denk, uygun olan; denk.

mütevâziyen

: متوازيا

(a. zf.) : muvâzî, paralel olarak.

mütevazzıh

: متوضح

(a. s. vuzûh'dan) : tevazzuh eden, açıklanan, açıklık peyda eden.

mütevazzî

: متوضی

(a. s.) : tevazzu' eden, abdest alan.

müteveeci'

: متوجع

(a. s.) : 1) veca'lanan, ağrı duyan. 2) sıkıntılı, dertli.

mütevecci-âne

: متوجعانه

(a. f. zf.) : ağrı duyarak; sıkıntı ile.

müteveccid

: متوجد

(a. s.) : vecde gelen, kendinden geçecek derecede dalgınlık gösteren; tas. kendinden geçerek Allah sevgisine dalan.

müteveccih

: متوجه

(a. s. vech'den. c. : müteveccihin) : 1) teveccüh eden, bir cihete, bir tarafa dönen, yönelen. 2) birine karşı sevgisi ve iyi düşünceleri olan. 3) bir tarafa gitmiye kalkan.

müteveccih-âne

: متوجهانه

(a. f. zf.) : teveccüh ederek, bir yana dönerek, yönelerek.

müteveccihen

: متوجها

(a. zf.) : 1) teveccüh ederek, yönelerek. 2) gitmek üzere [bir yere doğru] . 3) niyetlenerek.

müteveccihin

: متوجهين

(a. s. müteveccih'in c.) : teveccüh edenler, bir yana dönenler, yönelenler.

müteveddid

: متودد

(a. s.) : dostluk, muhabbet gösteren, kendini sevdiren.

müteveffa

: متوفی

(a. s. vefât'dan) : vefat etmiş olan, ölen, ölmüş, ölü.

müteveffât

: متوفاة

(a. s. vefât'dan) : vefat etmiş, ölmüş [kadın, kız]

müteveffık

: متوفق

(a. s.) : muvaffak olan.

mütevehhim

: متوهم

(a. s. vehm'den. c. : mütevehhimîn) : tevehhüm eden, vehimlenen, kuruntulu.

mütevehhim-âne

: متوهمانه

(a. f. zf.) : vehim-lenircesine.

mütevehhimîn

: متوهمين

(a. s. vehm'den. mütevehhim'in c.) : tevehhüm edenler, vehimlenenler, kuruntulular.

mütevekkil

: متوكل

(a. s. vekl'den) : tevekkül eden, işini Allah'a veya oluruna bırakan, kadere boyun eğin.

mütevekkil-âne

: متوكلانه

(a. f. zf.) : tevekkül ile, kadere boyun eğerek, işi oluruna bırakarak.

mütevekkilen

: متوكلا

(a. zf.) : mütevekil olarak, kadere boyun eğmiş, işi oluruna bırakmış olarak.

mütevekkilen al-Allah

: متوكلا علی الله

(a. b. zf.) : Allah'a tevekkül ederek, Allah'a sığınarak.

mütevelli

: متولی

(a. s. ve vely'den) : 1) birinin yerine geçen. 2) bir vakfın idaresi, kendisine verilmiş olan kimse.

mütevellid

: متولد

(a. s. vilâdet'den) : 1) tevellüdeden, doğan, dünyâya gelen. 2) meydana gelmiş, doğmuş. 3) ilerigelmiş.

mütevellin

: متوله

(a. s.) : tevellüh eden, hayran olan, olmuş, şaşan, şaşmış, aklı başından giderek sersem ve hayran olan.

mütevellih-âne

: متولهانه

(a. f. zf.) : sersem ve hayranlıkla.

mütevelvit

: متولول

(a. s.) : tevelvül eden, velvele, gürültü, patırdı, şamata eden.

müteverrık

: متورق

(a. s.) : teverruk eden, yapraklanan, yapraklı, Şecer-i müteverrık : yapraklanmış, yapraklı ağaç.

müteverri'

: متورع

(a. s. verâdarr) : teverrü' eden, dînin emrettiği şeylere sjmsıkı bağlı kalan, (bkz. : perhîz-kâr).

müteverri-âne

: متورعانه

(a. f. zf.) : müteverri' olana, dînine sımsıkı bağlı kalana yaraşır surette.

müteverrid

: مترد

(a. s.) : teverrüdeden, gül gibi kızaran.

müteverrik

: متورك

(a. s.) : teverruk eden namazda kaynağını sağ ayağı üzerine koyup oturan veya kaynakların birini veya ikisini yere koyan.

müteverrim

: متورم

(a. i. verem'den. c. : müteverrimîn) : 1) şiş, kabarık. 2) s. teverrüm etmiş, veremli, verem, irrce hastalıklı.

müteverrimen

: متورما

(a. zf.) : teverrüm ederek, verem olarak, ince hastalığa tutularak.

müteverrimîn

: متورمين

(a. s. müteverrim'in c.) : veremliler.

müteverris

: متورث

(a. s.) : (bkz. : mütevâris).

müteverrit

:  

(a. s.) : tevarrut eden, zor bir işe rastlıyanv

mütevessi'

: متوسع

(a. s. vüs'at'den) : tevessü' eden, genişliyen, geniş.

mütevessib

: متوثب

(a. s.) : tevessübeden, . sıçrıyan, atlıyan.

mütevessid

: متوسد

(a. s.) : tevessüdeden, yastığa dayananı.

mütevessiden

: متوسدا

(a. zf.) : yastığa, dayanarak.

mütevessih

: متوسخ

(a. s.) : (bkz. : mütedennis).

mütevessik

: متوثق

(a. s. sikat ve vüsûk'dan) : bir işe sımsıkı sarılan.

mütevessik-âne

: متوثقانه

(a. f. zf.) : bir işe sımsıkı sarılarak.

mütevessil

: متوسل

(a. s. vesîle'den) : 1) tevessül eden, sarılan; inanan. 2) sebep tutan. 3) başvuran, girişen.

mütevessilen

: متوسلا

(a. zf.) : 1) tevessül ederek, sarılarak; inanarak. 2) sebep tutarak. 3) baş vurarak, girişerek.

mütevessim

: متوسم

(a. s.) : tevessüm eden, bir şeyi çözmiye çalışan.

mütevettir, mütevettire

: متوتر ، متوتره

(a. s. vetr ve vitret'den) : tevettür eden, gerilen, gergin olan. A'sâb-ı mütevettire : gergin sinirler.

müteveyyil

: متويل

(a. s. veyl'den) : teveyyül eden, vaveyla çağıran, çığlık atan, feryâd-aden.

mütevezza'

: متوزع

(a. s.) : tevzi' olunmuş, dağıtılmış.

mütevezzi'

: متوزع

(a. s.) : tevzi' eden, dağıtan, (bkz. : müvezzi').