mütebâdil |
: | متعادل |
(a. s. bedel'den) : 1) tebâdül eden, birbirinin yerine geçen. 2) geo. Karşılıklı. |
mütebâdir |
: | متعبادر |
(a. s. büdûr'dan) : teba-dür eden, birdenbire akla gelen. |
mütebaggız |
: | متبغض |
(a. s.) : buğz, kin gösteren. |
mütebâgız |
: | متباغض |
(a. s.) : tebâguz eden, buğz, kin güden. |
mütebahhir |
: | متبخر |
(a. s. buhâr'dan) : tebahhur eden, buharlaşan, buğu hâline gelen, dumanlanan, tütsülenen. |
Mütebahhir |
: | متبحر |
(a. s. bahr'den. c. : nv'itebahhirîn) : bilgisi, deniz gibi geniş ve engin olan. (bkz : allâme). |
mütebahhir-âne |
: | متبحرانه |
(a. f. zf) : mütebahhir, bilgisi deniz gibi geniş ve engin olana yakışa-cak yolda. |
mütebâhi |
: | متباهی |
(a. s.) : övünen, (bkz : mubâhî, mütefâhir). |
mütebahhirin |
: | متبحرين |
(a. s. mütebahhir'in c.) : bilgileri, deniz gibi geniş ve engin olanlar. |
Mütebahhirin ulemâ |
: |
âlimlerin en geniş bilgilileri. |
|
mütebâhiyâne |
: | متباهيانه |
(a. f. zf.) : övünerek, (bkz : mütefâhir-âne). |
mütebahtır |
: | متبختر |
(a. s.) : kibirle, gururla, kendini beğenmiş olarak yürüyen. |
mütebahtır-âne |
: | متبخترانه |
(a. f. zf.) : kibirle sallana sallana yürüyene yakışacak yolda. |
mütebâid |
: | متباعد |
(a. s. bu'd'dan) : tebâüd-eden, uzaklaşan, birbirinden uzak bulunan. |
mütebaki |
: | متباقی |
(a. s. beka'dan) : bakî kalan, geri kalan, artan. |
mütebaki |
: | متباكی |
(a. s. bükâ'dan) : tebâ-kî eden, ağlar gibi görünen, yalandan ağlıyan. |
mütebâlî |
: | متبالی |
(a. s.) : birini sınayan. |
mütebâriz |
: | متبارز |
(a. s. bürûz'dan) : tebârüz eden, meydana çıkan, beliren, bariz, aşikâr, (bkz : müteberriz). |
mütebârizîn |
: | متبارزين |
(a. s. mütebâriz'in. c.) : tebarüz edenler, meydana çıkanlar, belirenler. |
mütebasbıs |
: | متصبص |
(a. s. basbasa'dan. c. : mütebasbısîn) : tabasbus eden, yaltaklanan. |
mütebasbıs-âne |
: | متبصبصانه |
(a. f. zf.) : tabasbus ederek, yaltaklanarak |
mütebasbısîn |
: | متبصبصين |
(a. s. mütebasbıs'ın c.) : tabasbus edenler, yasaklananlar. |
mütebassır |
: | متبصر |
(a. s. basar'dan) : tabassur eden, basiretli, gözü açık, iyice düşünen, ilerisini gören. |
mütebassır-âne |
: | متبصرانه |
(a. f. zf.) : basî-retle, iyice düşünerek, ileriyi görerek. |
mütebassıt |
: | متبسط |
(a. s.) : yayılmış, serilmiş olan. |
mütebâyiân |
: | متبايعان |
(a. i. c.) : alıcı ile satıcı, (bkz : âkıdeyn). |
mütebâyin, mütebâyine |
: | متباين ، متباينه |
(a. s. beyn'den) : zıt, birbirine uymıyan, uyuşmaz. Ef'âl-i mütebâyine : birbirine uymıyan, zıt işler. |
mütebeddi' |
: | متبدع |
(a. s.) : sünnet ehli iken bid'at ehli olan. |
mütebeddil |
: | متبدل |
(a. s. bedel'den) : 1) tebeddül eden, değişen, başka hâle giren, (bkz : mütehavvil). 2) kararsız. |
mütebehhic |
: | متبهج |
(a. s.) : şen, keyifli. |
mütebekkim |
: | متبكم |
(a. s. bekem'den) : dilsizlenen, söz söylerken tutulup kalan, (bkz. : lâl). |
mütebekkim-âne |
: | متبكمانه |
(a. f. zf.) : söz söylerken tutulup kalarak, tutularak. |
mütebellid |
: | متبلد |
(a. s.) : tebellüdeden, ağır davranan, tenbel. |
mütebellil |
: | متبلل |
(a. s.) : 1) tebellül eden, ıslanan, nemlenen [şey] . 2) altını ıslatan, (bkz : selîs-ül-bevl). |
mütebellir |
: | متبلر |
(a. s. billûr'dan) : 1) tebellür eden billurlaşan. 2) kim. billûrlaşmış. 3) mec. beliren, belirgin. |
mütebennî |
: | متبنی |
(a. s.) : birini oğuledinen. |
müteberkı' |
: | متبرقع |
(a. s.) : teberku' eden, peçelenen, maskelenen. |
müteberrî |
: | متبری |
(a. s.) : teberrî eden, yüz çeviren, uzaklaşan. |
müteberri' |
: | متبرع |
(a. s) : teberru' eden, bağışlıyan, bağışta bulunan. |
müteberrid |
: | متبرد |
(a. s.) : teberrüdeden, soğuyan. Mâ-i müteberrid : soğuyan su. |
müteberrik, müteberrike |
: | متبرك ، متبركه |
(a. s. bereket'den) : teberrük eden, mübarek sayılan, uğurlu. |
müteberriken |
: | متبركا |
(a. zf.) : uğurluluk-, la, uğurlu sayılarak |
müteberrir |
: | متبرر |
(a. s.) : teberrür eden, Allah'a derinden itaat eden. |
müteberriz |
: | متبرز |
(a. s.) : teberrüz eden, meydana çıkan, beliren, (bkz : mütebâriz). |
mütebessil |
: | متبسل |
(a. s.) : tebessül eden, kızgınlık veya cesaretten dolayı yüzünü ekşiten. |
mütebessim |
: | متبسم |
(a. s. besm'den) : tebessüm eden, gülümsiyen, gülen. |
mütebessim-âne |
: | متبسمانه |
(a. f. zf.) : mütebessim olarak, gülümsiyerek, gülerek. |
mütebessir |
: | متبثر |
(a. s.) : tebessür eden, sivilce çıkaran. |
mütebeşbis |
: | متبشبش |
(a. s.) : tebeşbüş eden, güler yüz gösteren. |
mütebettil |
: | متبتل |
(a. s. betl'den) : tebet-tül eden, Allah'a yönelen. |
mütebettilen |
: | متبتلا |
(a. zf.) : Allah'a yönelerek. |
mütebevvil |
: | متبول |
(a. s.) : tebevvül eden, işiyen. [yapma kelimelerdendir] |
mütebeyyin |
: | متبين |
(a. s. beyân'dan) : tebeyyün eden, meydana çıkan, anlaşılan. |