müşâ' |
: | مشاع |
(a. s. şüyû'dan) : 1) işâa olunmuş, şuyû bulmuş, yayılmış, herkese duyurulmuş. 2) hissedarlar, ortaklar arasında beraberce kullanıldığı halde hisselere ayrılmamış olan şey, yer. |
müşâabe |
: | مشاعبه |
(a. i.) : uzaklaşma. |
müşâare |
: | مشاعره |
(a. i. şi'r'den) : karşılıklı şiir söyle (ş)me, birbirine şiir söyleme; şiir yarışı. |
müsâât |
: | مشاآت |
(a. i.) : 1) yarış etme. 2) ileri geçme. |
müşabehet |
: | مشابهت |
(a. i. Şebeh ve şibh'den. c. : müşâbehât) : benzeyiş, benzeme. |
müşa'bid, m üşa'biz |
: | مشعد ، مشعذ |
(a. i.) : hokkabaz. |
müşabih |
: | مشابه |
(a. s. şebeh ve şibh'den) : benziyen, benzer, (bkz. : mümasil, nazîr). |
müşâcerât |
: | مشاجرات |
(a. i. müşâcere'nin c.) : kavgalar, dövüşmeler. |
müşâcere |
: | مشاجره |
(a. i. secer'den. c. : müşâcerât) : 1) kavga etme, çekişme, (bkz. : niza). 2) ağaç ile bir-birine vurma. |
müsâfehât |
: | مشافهات |
(a. i. şefe'den. müşâfehe'nin c.) : ağız ağıza, yüzyüze, karşı karşıya konuşmalar. |
müşâfehe |
: | مشافهه |
(a. i. şefe'den. c. : müsâfehât) : ağız ağıza, yüzyüze, karşı karşıya konuşma. |
müşâgabe |
: | مشاغبه |
(a. i.) : fels. fr. eristique. |
müşâgare |
: | مشاغره |
(a. i.) : mehir alıp vermemek için iki kişi birbirinin hısımlarından birer kadınla evlenme. |
müşâhed |
: | مشاهد |
(a. s. şuhûd'dan) : müşahede olunmuş, görülmüş, görülen. |
müşâhedât |
: | مشاهدات |
(a. i. şuhûd'dan. müşâhede'nin c.) : 1) gözle görülen şeyler. 2) fels. *gözlemler. |
müşahede |
: | مشاهده |
(a. i. şuhûd'dan. c. : enüşâhedât) : 1) bir şeyi gözle görme, (bkz. : rü'yet). 2) tas. Allah âlemini görme. |
müşâhede-i mücerrebât-ı fi'Iiyye |
: |
işlenerek elde edilmiş tecrübelerin görülmesi. |
|
müşâhere |
: | مشاهره |
(a. i. şehr'den) : aylıkla tutma. |
müşâhere-hârân |
: | مشاهره خواران |
(a. f. b. i.) : aylıklılar. |
müşâhereten |
: | مشاهرة |
(a. f.) : aylıklı olarak. |
müşahhas |
: | مشخص |
(a. s. şahs'dan) : 1) teşhîs edilmiş, tanınmış, nev'i ve cinsi anlaşılmış. 2) şahıslanmış, şahıs suretine girmiş. 3) fels. *somut, fr. concret. |
müşahhasât |
: | مشخصات |
(a. s. şahs'dan) : * somut bilgiler, fr. sciences concretes. |
müşahhıs |
: | مشخص |
(a. s. şahs'dan) : teşhîs eden, taslağın adını koyan. |
müşâhid |
: | مشاهد |
(a. s. ve i. şuhûd'dan. c. : müşahidin) : müşahede eden, gören, bakan. |
müşahidin |
: | مشاهدين |
(a. s. ve i. müşâhid'in c.) : müşahede edenler, görenler, bakanlar. |
müşâkat |
: | مشاقت |
("kaç" uzun okunur, a. i.) : sıkıntıya dayanma hususunda yarışma. |
müşâkat |
: | مشاقت |
(a. i.) : düşmanlık; aykırılık. |
müşâkele |
: | مشاكله |
(a. i. şekl'den) : 1) şekilce bir olma, benzeme. 2) ed. birinin söylediği bir sözü, diğerinin az çok evvelki mânâya zıt olarak kullanması, [meselâ : kaleme devam edip etmediği sorulan havaî bir adam hakkında : "kendi bâzan gelir amma, sözü gelmez kaleme" denilmesi gibi] |
müşâkil |
: | مشاكل |
(a. s. şekl'den) : şekilce bir olan, benziyen. |
müşâr |
: | مشار |
(a. s. şevr'den) : işaret olunan, işaretle gösterilen. |
müşârün biç-I-benâm, müşârün biç-l-enâmil |
: |
parmakla gösterilen, (bkz : meşhur, mümtaz, nâm-dâr). |
|
müşârata |
: | مشارطه |
(a. i.) : şartlaşma. |
müşârebe |
: | مشاربه |
(a. i. şürb'den) : birlikte içme. |
müşârefe |
: | مشارفه |
(a. i.) : 1) yüksek yere çıkma. 2) şan ve şeref hususunda biriyle övünme. |
müşareket |
: | مشاركت |
(a. i. şirket'den) : 1) şeriklik, ortaklık, ortaklaşma, birine ortak olma. 2) gr. *işteşlik [sevişme : birbirini sevme; anlaşma : birbirini anlama. , gibi] |
müşâreze |
: | مشارزه |
(a. i.) : huysuzluk, geçimsizlik. |
müşârik |
: | مشارك |
(a. s. şirket'den) : 1) ortak, bir iş beraberliğinde bulunan, (bkz. : şerik). Bilâ müşârik : ortaksız. 2) ortaklardan, beraber iş yapanlardan her biri. |
müşâriz |
: | مشارز |
(a. s.) : kavgacı, huysuz. |
müşârün-ileyh |
: | مشار اليه |
(a. s. şevr'den. c. : müşârün-ileyhümâ) : "kendisine işaret olunan" : adı geçen, adı anılan. [Tanzimat'tan sonra, bahsedilen en yüksek rütbe için bu kelime kullanılmıştır] |
müşârün-ileyhâ |
: | مشار اليهما |
(a. s. şevr'den) : "kendisine işaret olunan" : adı geçen, adı anılan [kadın, kız] |
müşârün-ileyhümâ |
: |
(a. s. şevr'den. müşârün-ileyh'in c.) : (bkz. : müşârün-ileyh). |
|
müşâ'şa' |
: | مشعشع |
(a. s. şa'şaa'dan) : 1) şa'şaalı, parlak, parlıyan, parıldayan, (bkz : rûşen). 2) debdebeli, tantanalı, gösterişli. |
müşâtara |
: | مشاطره |
(a. i.) : biriyle bir şeyi yarı yarıya bölüşme. |
müşâteme |
: | مشاتمه |
(a. i. şetm'den) : sövüşme, birbirine sövme, atışma. |
müşattar |
: | مشطر |
(a. i.) : ed. Teştîr edilmiş, mısraları arasına ilâveten ayrıca mısralar getirilmiş gazel veya1 kasîde. |
müsattar-ı murabba' |
: |
ed. araya ik! mısra ilâve edilmiş gazel veya kasîde. |
|
müşattar-ı muhammes |
: |
ed. araya üç mısra ilâve edilmiş gazel veya kasîde. |
|
müşattar-ı müseddes |
: |
ed. araya dört mısra ilâve edilmiş gazel veya kasîde. [meselâ şâir Büyük Nedim, Nedîm-i Kadîm'in : "derdin nedir gönül sana bir halet olmasın *sad el hazer ki sevdiği ol âfet olmasın" beytiyle başlıyan gazelini taştîr ederken bu beyti şu müşattar hâle getirmiştir : Nedîm-i Kadîm'in : "Derdin nedir gönül sana bir halet olmasın" mısrâından sonra ve sad-el-ha-zer ki sevdiğin ol âfet olmasın" mısrâından evvel "Büyük Nedîm'in ilâveleri : "Bîmâr eden bu güne seni rahat olmasın * Bizden tesettür etme abes külfet olmasın * Bî-câ tabibe varmağa hiç hacet olmasın"dır. |
|
müşavere |
: | مشاوره |
(a. i. meşveret'den) : danışma, bir iş üzerinde konuşma, fr. consulta-tion ! ["müşâveret" şeklinde de kullanılır] |
müşavir |
: | مشاور |
(a. s. ve i. meşveret'den. c. : müşavirin) : istişare edilen, -kendisine- danışılan. |
müşavirin |
: | مشاورين |
(a. s. ve i. müşâvir'in c.) : istişare edilenler, -kendisine- danışılanlar. |
müşâyaa |
: | مشايعه |
(a. i.) : 1) dostluk etme [biriyle-] . 2) uyma [birine-] |
müşbi' |
: | مشبع |
(a. s.) : doyuran. |
müşebba' |
: | مشبع |
(a. s. şeb'den) : 1) işba' olunmuş, doymuş, tok, fr. sature. |
müsebbeh, müşebbehe |
: | مشبه ، مشبهه |
(a. s. şebeh ve şibh'den) : benzetilen. Sıfat-ı müşebbehe : tazım ("geçişsiz) fiillerden, türlü vezinlerde başlıca faîl vezninde gelen ve daimî bir vasfı gösteren sıfat : [alîm (çok bilen); şefîk (şefkatli). . . gibi] |
müşebbehün-bih |
: | مشبه به |
(a. b. s. şibh'den) : kendisine benzetilen, [cesur adamı arslana benzetirken; cesur = müsebbeh, arslan = mü-şebbehün-bih'dir] |
müşebbek |
: | مشبك |
(a. s. şebek'den) : 1) şebeke şekline sokulmuş, ağ ve kafes gibi örülmüş olan. 2) i. g. s. küçük ağaç parçalarından yapılan oymalı pano. 3) i. muşabak, tersi ve yüzü ayrı ayrı kullanılabilen sîm ve renkli ipliklerle yapılmış hesap işi nakış. |
müsebbi' |
: | مشبع |
(a. s. şib'den) : teşb" eden, karnını doyuran. |
müsebbihe |
: | مشبهه |
(a. i. şibh'den) : 1) fels. *insanbiçimcilik, fr. anthropomorphisme. (bkz. : mücessime). 2) Allah'ı insan biçiminde tas-vîr ve tasavvur edenlerin mensup bulundukları Kelâmî mezhep. |
müşeccer |
: | مشجر |
(a. s. şecer'den) : 1) ağaç gibi dallı budaklı [resim, yazı] . 2) üstü çubuklu, dallı budaklı [kumaş] |
müşedded, müşeddede |
: | مشدد، مشدده |
(a. s. şiddet'den) : 1) şiddetlendirilmiş, şiddet verilmiş , kuvvetlendirilmiş. 2) a. gr. şeddeli, şeddesi olan [harf, kelime] . Hurûf-i müşeddede : şeddeli harfler. |
müşeddid,müşeddide |
: | مشدد،مشدده |
(a. s. şiddet'den) : şiddetlendiren, kuvvetlendiren, şiddetini artıran, azdır huk. suçlu hakkında bir cezanın şiddetini artırıcı sebepler. |
müşeddide |
: | مشدده |
(a. i. şiddet'den) : fiz. *yükselteç. fr. amplificateur. |
müsekkek |
: | مشكك |
(a. s. şekk'den) : teşkîk olunmuş, şekke düşürülmüş, şüpheli. |
müşekke |
: | مشكل |
(a. s. şekl'den) : 1) şekle konulmuş, şekil verilmiş. 2) şekli, kalıbı, kıyafeti yerinde, gösterişli. |
müsemmes |
: | مشمس |
(a. s. şems'den) : güneşe gösterilmiş, güneş görmüş, güneş-lemiş; çok güneşli. |
müşemmet |
: | مشمت |
(a. s.) : hayır ile yâd olunan kimse. |
müsennef |
: | مشنف |
(a. s.) : teşnîf edilmiş, küpeli, küpe takınmış, küpe takarak süslenmiş. |
müşerrah |
: | مشرح |
(a. s. : şerh'den) : teşrih olunmuş, açılmış. |
müşerref |
: | مشرف |
(a. s. şeref'den) : 1) şereflendirilmiş, kendisine şeref verilmiş, şerefli. 2) i. kadın adı. |
müşerrez |
: | مشرز |
(a. s.) : şîrâzesi olan. |
müşerrih |
: | مشرح |
(a. s. şerh'den c. müşerrihîn) : 1) teşrih yapan [doktor] , fr. anatomiste. 2) şerheden, açıklıyan. |
müşevvek |
: | مشوك |
(a. s. şevk'den) : dikenli, diken şeklinde olan. |
müşevveş, müşevveşe |
: | مشوش ، مشوشه |
(a. s. şevâş'den) : teşvîr edilmiş, belirsiz, karışık, düzensiz, karmakarışık. Umûr-ı müşevveşe : karmakarışık işler. |
müşevveşiyyet |
: | مشوشيت |
(a. i.) : karışıklık, karmakarışık vaziyet. |
müşevvik |
: | مشوق |
(a. s. şevk'den. c. : müşevvikîn) : 1) şevk ve gayrete getiren, arzusunu, isteğini artıran. 2) teşvik eden, fenalığa sevk eden, ayartan, kışkırtan, önayak olan. |
müşevvikîn |
: | مشوقين |
(a. s. müşevvik'in c.) : (bkz. : müşevvik). |
müşevyed |
: | مشيد |
(a. s. şîd'den) : teşyîd edilmiş, yüksek, sağlam, muhkem, yapılmış, kunt yapı. |
müşeyyid |
: | مشيد |
(a. s. şîd'den) : yüksek, sağlam, kunt yapı. yapan. |
müşfik |
: | مشفق |
(a. s. şefakat'den) : şefkatli, merhametli, acıyan; seven. |
müşfik-âna |
: | مشفقانه |
(a. f. f. şefakat'den) : şefkatle, merhametle, acıyarak. |
müşg |
: | مشگك |
(f. i.) : misk. |
müşg-âlûd |
: | مشگك آلود |
(f. b. s.) : müşke, miske bulanmış. |
müşg-bâr |
: | مشگبار |
(f. b. s.) : misk yağdıran. |
müşg-bîd |
: | مشگك بيد |
(f. b. i.) : bot. sultanî söğüt ağacı, Acem söğüdü. |
müşq-bû |
: | مشگبو |
(f. b. s.) : misk kokulu. |
müşg-efşân |
: | مشگك افشان |
(f. b. s.) : müşk, misk saçıcı, misk saçan, (bkz. : müşg-feşân). |
müşg-fâm |
: | مشگفام |
(f. b. s.) : müşk, misk renkli, siyah. |
müşg-feşân |
: | مشگفشان |
(f. b. s.) : müşk, misk saçıcı, misk saçan, (bkz. : müşg-efşân). |
müşg-fürûş |
: | مشگفروش |
(f. b. s. c. : müşg. fürûşân) : müşk, misk satan. |
müşg-fürûşân |
: | مشپفروشان |
(f. b. s. müşg-fürûş'un c.) : müşk, misk satanlar. |
müşgîn |
: | مشگين |
(f. s.) : 1) miskli, misk kokulu. 2) siyah, kapkara şey. Zülf-i müşgîn : siyah saç. |
müşgîn-çâh |
: | مشگين چاه |
(f. b. i.) : bâzı güzellerin yüzlerinde bulunan siyah ben. (bkz. : müşgîn-çeh). |
müşgîn-çeh |
: | مشپين چه |
(f. b. i.) : (bkz. : müşgîn-çâh). |
müşgîn-külâh |
: | مشپين كلاه |
(f. b. i.) : güzelin siyah saçları. |
müşgîn-küleh |
: | مشگين كله |
(f. b. i.) : (bkz. : müşgîn-külâh). |
müşgîn-sinân |
: | مشگين سنان |
(f. b. i.) : uzun siyah kirpik. |
müşg-sâ |
: | مشگسا |
(f. b. s.) : misk gibi. |
müşhid |
: | مشهد |
(a. s. şehâdet'den) : iş-hâdeden, şahit (*tanık) getiren. |
müş'ir |
: | مشعر |
(a. s. şuûr'dan) : iş'âr eden, haber veren, bildiren [yazı ile] |
müşîr |
: | مشير |
(a. s. şevr'den. c. : mü-şîrân) : 1) emir ve işaret eden. 2) i. mareşal. |
müşîrân |
: | مشيران |
(a. f. müşîr'in c.) : mareşaller. |
müşîr-âne |
: | مشيرانه |
(a. f. zf.) : müşîre, mareşale yakışacak surette. |
müş'ire |
: | مشعره |
(a. i. şuûr'dan) : fiz. gösterge, buhar ve hava tazyik (*basınç) ının şiddet derecesini gösteren âlet. |
müşîrî |
: | مشيری |
(a. f. i.) : müşürlük, mareşallik, (bkz. : müşîriyyet). |
müşîriyyet |
: | مشيريت |
(a. i.) : 1) müşürlük, mareşallik. 2) müşürün, mareşalin makamı. |
müşkek |
: | مشكك |
(f. i.) : (bkz. : müşg). |
müşkil, müşkile |
: | مشكله مشكل ، |
(a. s. şekl'den. c. : müşkilât) : 1) güç, zor, çetin. 2) i. engel, güçlük, zorluk, çetinlik. Mesâil-i müşkile : çetin meseleler. |
müşkilât |
: | مشكلات |
(a. i. müşkil'in c.) : güçlükler, zorluklar. Hallâl-i müşkilât : zorluklan, güçlükleri halleden, çözen. |
müşkile |
: | مشكله |
(a. i.) : zor olan iş. |
müşkil-güşâ |
: | مشكگشا |
(a. f. b. s. c. : müşkil-güşâyân) : müşkül, güç, çetin şeyleri halleden. |
müşkil-güşâyân |
: | مشكگشايان |
(a. f. b. s. müşkil-güşâ'nın c.) : müşkül, güç, çetin şeyleri halledenler. |
müşkil-pesend |
: | مشكلپسند |
(a. f. b. s.) : güç beğenen, herşeyi beğenmiyen. |
müşkil-pesendân |
: | مشكلپسندان |
(a. f. b. s. müşkil-pesend'in c.) : güç beğenenler, her şeyi beğenmiyenler. |
müşkil-pesendâne |
: | مشكلپسندانه |
(a. f. zf.) : güç beğenene, bir şey beğenmiyene yakışacak surette. |
müşkil-ter |
: | مشكلتر |
(a. f. b. s.) : çok müşkül, çok zor, çok çetin. |
müşkil-terîn |
: | مشكلترين |
(a. f. b. s.) : (bkz. : müşkil-ter). |
müşmeiz |
: | مشمئز |
(a. s. işmi'zâz'dan) : sıkılan, ikrah ederek sıkılan; nefret eden. |
Müsrif |
: | مشرف |
(a. s. şeref den) : 1) yükselen, çıkan. 2) ölüme pek yakın bulunan. 3) etrafa bakan, etrafı gören. 4) bir hal almıya yüz tutmuş olan. 5) vakıf malı muhafaza eden kimse, [bâzı yerlerde "nazır" mânâsına da kullanılır] |
müşrif-i harâb |
: |
yıkılmıya yüz tutmuş, (bkz. : mâil-i inhidam). |
|
müşrif-i vakf |
: |
mütevellinin tasarrufunu murakabe altında bulundurmak üzere tâyin edilen kimse, [buna : "nâzır-ı vakf" da denir] |
|
müşrik |
: | مشرك |
(a. s. şirk'den. c. : müşrikin) : Allah'a şerik, ortak koşan. |
müşrikin |
: | مشركين |
(a. s. şirk'den. müşrik'in c.) : Allah'a şerik, ortak koşanlar. |
müşşât |
: | مشات |
(a. i. mâşî'nin c.) : ayak üstü yürüyen [insan, hayvan] |
müşt |
: | مشت |
(f. i.) : 1) yumruk, muşta, (bkz. : müşte1. . 2) avuç. (bkz. : muşt). |
müştagil |
: | مشتغل |
(a. s. şugl'den) : iştigal eden, bir işle meşgul olan, uğraşan. |
müştail |
: | مشتعل |
(a. s. şa'l'den) : iştial eden, yanan, tutuşan, ateş alan, alevlenen, (bkz. : münşeil). |
müştak |
: | مشتاق |
(a. s. şevk'den. c. : müştâkîn) : 1) iştiyaklı, özliyen, göreceği gelen, can atan. (bkz. : arzûmend, hasret-keş). 2) i. erkek adı. |
müştâkan |
: | مشتاقان |
("ka" uzun okunur, a. f. müştâk'ın c.) : (bkz. : müştâkîn). |
müştâkane |
: | مشتاقانه |
("ka" uzun okunur. a. f. zf. şevk'den) : iştiyakla, arzu ile, çok isti-yerek, can atarak. |
müştakk |
: | مشتق |
(a. s. şakk'dan. c. müştakkat) : 1) iştiyak etmiş, başka bir kelimeden çıkmış, türemiş, türeme. |
müştakk-ı feyz ü nûr |
: |
feyzin ve nurun has retlisi. 2) mat. "türev. |
|
müştakkat |
: | مشتقات |
("ka" uzun okunur. a. i. şakk'dan. müştakk'ın c.) : türemiş, kelimeler. |
müştakkun-minh |
: | مشتق منه |
(a. b. s. şakk'dan) : gr. kendisinden, başka bir kelime türemiş olan asıl kelime. |
müste |
: | مشته |
(f. i.) : 1) muşta, yumruk, (bkz. : müşt1. . 2) kunduracıların deriyi vurarak inceltmekte kullandıkları mâden tokmak. 3) muşta, birine vurmak için ele veya parmaklara geçirilen demir âlet. |
müştebeh |
: | مشتبه |
(a. s.) : karışık, zor. |
müştebih |
: | مشتبه |
(a. s. şebeh ve şibh'den) : iştibâh eden, şüphelenen, şüpheci. |
müştebik |
: | مشبتك |
(a. s.) : 1) pencere gibi örülü. 2) karışık. |
müştedd |
: | مشتد |
(a. s. şiddet'den) : iştidâd-eden, şiddetlenen, şiddetlenmiş, azan. |
müştehâ |
: | مشتهی |
(a. s. şehvet'den) : iştihâ-yı gerektiren, arzu olunan, istenilen. |
müştehât |
: | مشتهات |
(a. i.) : erkeklik hissini tahrîk edecek hâle gelmiş olan ıkz. |
müşteheyât |
: | مشتهيات |
(a. s. şehvet'den c.) : iştahı çeken, iştah veren şeyler, lezzetli şeyler. |
müşteheyât-ı menfaat-perestâne |
: |
menfaat gösterircesine hırslar. |
|
müştehî |
: | مشتهی |
(a. s. şehvet'den) : iştehâsı olan, iştahlı, istekli, (bkz. : hâhiş-ger). |
müştehir |
: | مشتهر |
(a. s. şöhret'den) : iştihar eden, şöhret bulan, meşhur, (bkz. : nâm-dâr). |
müştekâ |
: | مشتكی |
(a. s. şekvâ'dan) : 1) şikâyet olunan. 2) i. şikâyet. |
müştekâ-anh |
: |
kendisinden şikâyet olunan 'kimse. |
|
müşteki |
: | مشتكي |
(a. s. şekvâ'dan) : iştikâ, şikâyet eden. |
müştekiyâne |
: | مشتكيانه |
(a. f. zf.) : şikâyet edercesine. |
müştemel |
: | مشتمل |
(a. s. şümûl'den) : bir şeyin içinde bulunan, bir şeyin kavrandığı, içine aldığı, [bizde kelimenin cemî şekli kullanılır] |
müştemelât |
: | مشتملات |
(a. i. şümul’den. müş. Temel’in c.) : eklentiler, bir şeyin içinde bulunduğu, ona bağlı olan şeyler. |
müştemil |
: | مشتمل |
(a. s. şümûl'den.) : işti-mâl eden, kavrıyan, saran, içine alan. |
müşterâ |
: | مشتری |
(a. s. şirâ'dan) : iştira olunmuş, satın alınmış. Mâl-i müşterâ : satın alınmış mal. |
müşterek, müştereke |
: | مشترك ، مشتركه |
(a. s. şirket'den. c. : müşterekin) : 1) iştirak eden, ortak [olan] , ortaklaşa. 2) birlik; elbirliğiyle yapılan. Fasl-ı müşterek : mat. 'arakesit, iki sathın (düz) birleştiği yer. Mahrec-i müşterek : mat. Paydaları eşit olan bayağı kesirler. |
müşterek-ül-hayât |
: |
biy. 'ortakyaşar. |
|
müşterek-ül-menfaa |
: |
ortaklaşa, beraberce faydalanma. |
|
müşterek-ül-mikyâs adetler |
: |
mat. ortak ölçülü sayılar. |
|
müştereken |
: | مشتركا |
(a. zf. şirket'den) : ortaklaşa, ortak olarak. |
müşterekin |
: | كشتركين |
(a. s. şirket'den. Müşterek’in o.) : (bkz : müşterek). |
müşteri |
: | مشتری |
(a. s. ve i. şirâ'dan. c. : müşterîîn) : 1) iştira eden, satın alan, alıcı. 2) alışverişte bulunan 3) istekli, (bkz. : hâhiş-ger). |
Müşteri |
: | مشتری |
(a. h. i.) : astr. Sakıt, Erendiz, Jüpiter, Mars (bkz. : sa'd-i ekber) |
müşterik |
: | مشترك |
(a. s.) : kendi kendine söylenen [kimse] . Farizat-ül-müşterike : mirasla ilgili şer'î bir mesele. |
müştî |
: | مشتی |
(a. s.) : bir avuç dolusu. |
möşt-zen |
: | مشتزن |
(f. b. s.) : muştu, yumruk vuran, boksör, (bkz. : muşt-zen). |
müşvike |
: | مشوكه |
(a. i.) : dikenli ağaç. |