munassab |
: | منصب |
(a. s. nasb'dan) : birbirinin üzerine tertiplenmiş olan. |
munazzaf |
: | منظف |
(a. s. nazîf'den) : tan-zîf edilmiş, temizlenmiş, arınmış. |
munazzım |
: | منظم |
(a. s. nazm'dan) : tan- : zîm eden, düzeni iyen. |
mundak |
: | مندق |
(a. s.) : dövülüp jjfaklanmış. |
munfasıl |
: | منفصل |
(a. s. fasl'dan. c. : münfasılîn) : 1) infisâl eden, ayrılan, ayrılmış, ayrı; bitişik olmıyan. 2) işinden ayrılmış, me'murluktan çıkmış, (bkz. : ma'zûl). Zamîr-i munfasıl : a. gr. başka kelimeye bitişik olmıyan zamir : [hüve, ente, ene gibi] |
munfasılan |
: | منفصلا |
(a. zf.) : munfasıl olarak, ayrı, ayrılmış olarak, (bkz. : ma'zûlen). |
munfasım |
: | منفصم |
(a. s. ) : infisâm eden, kırılan, eksilen. |
munfasî ' |
: | منفصی |
(a. s.) : bir şeyden ayrılıp kurtarılan. |
munfatır |
: | منفطر |
(a. s.) : infitâr eden, yazılan. |
munfazih |
: | منفضح |
(a. s.) : fazâhate uğramış, rezîl olmuş. |
munis |
: | منفضح |
(a. s. üns'ten) : 1) ünsiyetli, alışılan, yadırganmaz, alışılmış. 2) cana yakın, sevimli. 3) insandan kaçmıyan. 4) i. erkek adı. [müen. : munise] |
munise |
: | مونس |
(a. i.) : can yoldaşı, hayat yoldaşı. |
munkabız |
: | منقبض |
(a. s. kabz'dan) : 1) toplanmış, çekilmiş, büzülmüş. 2) sıkılmış. 3) inkıbaza uğramış, pekliğe tutulmuş. |
munkalib |
: | منقلب |
(a. s. kalb'den) : inkı-lâbeden, dönen, dönmüş, değişen, başka bir şekle, kılığa girmiş, giren. |
münkariz |
: | منقرض |
(a. s. karz'dan) : inkıraz bulan, biten, arkası gelmiyen, sönen, zürriyeti, dölü tükenmiş, kesilmiş olan. |
munsabb |
: | منصب |
(a. s.) : insıbâbeden, dökülen, karışan, kavuşan. [bir denize, bir ırmağa. . . .] |
munsabig |
: | منصبغ |
(a. s. sıbg'dan) : insibâg eden, boyanan. |
munsalih |
: | منصلح |
(a. s.) : sulh üzere olan |
munsamî |
: | منصمی |
(a. s.) : dökülüp akıtılmış. |
munsarım |
: | منصرم |
(a. s.) : insirâm eden, kesilen, (bkz. : munkatı'). |
munsarif |
: | منصرف |
(a. s. sarf dan) : 1) insirâf eden, geri dönen. 2) a. gr. yerine göre her türlü hareke alabilen kelime. |
munsarih |
: | منصرح |
(a. s. sarâhat'den) : açık, meydanda. |
munsif |
: | منصف |
(a. s. nasafet'den) : 1) insaf eden, insaflı. 2) kötülükte ileri gitmiyen. |
munsif-âne |
: | منصفانه |
(a. f. zf.) : insaflılıkla. |
muntabı' |
: | منطبع |
(a. s. tab'dan) : 1) in-tıbâ'eden, basılan, basılmış, damgalanmış, (bkz : matbu'). 2) yaradılıştanolan. 3) hoşgörünen, güzel. |
muntabıh |
: | منطبخ |
(a. s. tabh'dan) : intibah eden, pişen, pişmiş, (bkz. : matbûh). |
muntabık |
: | منطق |
(a. s. tıbk'dan) : intibak eden, birbirine tam uyan; uygun, (bkz. : mutabık). |
muntafî |
: | منطفی |
(a. s. tufû'dan.) : 1) ıntıfâ eden, sönen; sönük. 2) fiz. *sönümlü, fr. amorti. |
muntalik |
: | منطلق |
(a. s. talâk'dan) : inti-lâk eden, giden, bırakılmış, koyuverilmiş, salıverilmiş, (bkz. : âzâd). |
muntamıs |
: | منطمس |
(a. s.) : intımâs eden, belirsiz olan. |
muntasıf |
: | منتصف |
(a. s. nısf'dan) : 1) yarılanmış, yarıya varmış. 2) i. yarı, orta. muntasıf-ı sene : senenin yarısı, tam ortası. |
muntasıh |
: | منتصح |
(a. s. nush'dan) : nasîhat kabul eden, öğüt dinliyen. |
muntasıh-âne |
: | منتصحانه |
(a. f. zf.) : öğüt dinliyerek. |
muntasır |
: | منتصر |
(a. s.) : öc alan. |
muntavî |
: | منطوی |
(a. s. tayy'den) : intf-vâ eden, dürülüp bükülen, toplanmış, devşirilmiş. |
montavi' |
: | منطوع |
(a. s.) : sözdinler. (bkz : mutî). |
muntazam, muntazama |
: | متظم ، متظمه |
(a. s. nizâm'dan) : 1) intizamlı, sıralanmış, düzgün, derlitoplu. 2) tertipli. 3) mat. düzşgün. [aslı : "muntazım" dır] |
muntazaman |
: | منتظما |
(a. zf.) : 1) muntazam, intizamlı olarak. 2) devamlı, sürekli olarak, dâima. |
muntazar |
: | منتظر |
(a. s. nazar'dan) : intizâr edilmiş, beklenmiş, beklenilen, gelmesi umulan. |
muntazır |
: | منتظر |
(a. s. nazar'dan. c. : muntazırîn) : intizâr eden, gözliyen, bekliyen. |
muntazır-ı rahmet-i Hüclâ |
: |
Allah'ın merhametini bekliyen. |
|
muntazıran |
: | منتظرا |
(a. zf.) : intizâr ederek, bekliyerek. |
muntazır-âne |
: | منتظرانه |
(a. f. zf.) : intizâr ederek, bekliyerek. |
muntazırîn |
: | منتظرين |
(a. s. muntazır'ırr c.) : intizâr edenler, gözliyenler, bekliyenler. |
munzacır |
: | منضجر |
(a. s.) : yüreği sıkılmış. |
munzalim |
: | منظلم |
(a. s.) : inzılânr eden, -istiyerek veya îstemiyerek- zâlimin zulmüne-boyun eğen. |
munzamm |
: | منضم |
(a. s. zamm'dan) : inzimâmeden, üste konan, katılan; ek. |
munzar |
: | منظر |
(a. s.) : inzâr edilmiş, te'hîr edilmiş, geciktirilmiş. |
munzıcât |
: | منضجات |
(a. s. i.) : yaranır iltihabını yok edici, irinini akıtıcı [ilâçlar] |
munzic |
: | منضج |
(a. s.) : 1) inzâceden, kemâle eren. 2) hek. cerahatlendiren, irinlendiren, olduran [yara ve çıbanı] . 3) hazmettirici, sindirici. |