mîz

: ميز

(f. i.) : 1) sofra, (bkz. : mâide). 2) misafir, konuk. 3) s. temiz.

mîzâb

: ميزاب

(a. i. c. : meâzîb) : su yolu, oluk.

mizâb-ı bârân

:  

yağmur oluğu.

mîz'âbiyye

: ميزابيه

(a. i.) : fiz. birbirlerine eşit olan ve hepsinin satıhları (düzey) bir doğru çizgiye amut (dikey) olan bir takım dairevî cer-yanların oluk şeklindeki umûmî heyeti, fr. seleno'ı'de.

mizâc

: مزاج

(a. i. mezc'den. c. : emzi.ce) : 1) bir şeyle karıştırılmış olan başka şey. 2) huy, tabîat. Bed-mizâc : kötü huylu. Hadîd-ül-mi-zâc : çabuk kızan, osuruğu cinli. Asabiy-yül-mi-râe : yaradılışı îtibâriyle asabî olan kimse, (bkz : serî-ül-infiâl). Demeviyy-ül-mizâc : çek kanlı. Lenfâviyy-ül-mizâc : lenfâsı galip, lenfâvî guddeleri faaliyet hâlinde bulunan kimse. Nâ-mizâc : rahatsız, keyifsiz. Safraviyy-ül-mizâc : safrası galip kimse. 3) sıhhat. Sû-i mizâc : sıhhat bozukluğu. mizâc-ı nâzik : nâzik tabîat; ince yaradılış.

mizâc-dâr

: مزاجدار

(a. f. b. s.) : mizaç bilici, bilen.

mizâc-gîr

: مزاجگير

(a. f. b. i.) : keyfe göre hizmet eden, her nabza şerbet vermesini bilen.

mizâc-gîrâne

: مزاجگيری

(a. f. zf.) : herke. sin mizacını okşıyacak, hoşuna gidecek yolda.

mizâc-gîrî

: مزاجگيری

(a. i.) : keyfe göre hizmet etme, her nabza şerbet vermesini bilme.

mi'zâd

: معضاد

(a. i.) : 1) tahra, ağaç budama bıçağı. 2) kolçak, pazvant.

mîzâd

: ميزاد

(a. i.) : sevinç, sürür, neşe.

mi'zed

: معضد

(a. i.) : (bkz. : mi'zâd).

mizah

: مزاح

(a. i.) : lâtife, eğlence, [aslı : "müzâh" dır]

mizahî

: مزاحی

(a. s.) : mizahlı, eğlenceli, [aslı : "müzâhî" dir]

mizâh-nüvîs

: مزاحنويس

(a. f. b. s.) : mizaha dâir, eğlenceli yazı yazan, [aslı "müzâh-nü-vîs" dir]

mîzân

: ميزان

(a. i. vezn'den. c. : mevâzîn) : 1) terazi, ölçü âleti, tartı; ölçek.

mîzân-ül-harâre

:  

fiz. termometre, (bkz. : mik-yâs-ül-harâre).

mîzân-ül-hevâvv

:  

fiz. (bkz. : mikyas-ül-hevâ).

mîzân-ül-matar

:  

fiz. (bkz. : mikyâs-ül-matar).

mîzân-ür-rîh

:  

fiz. (bkz. : mikyâs-ür-riyâh).

mîzân-ür-rütûbevv

:  

fiz. (bkz. : mikyâs-ı rutubet). 2) astr. terazi burcu, semânın kuzey yarım küresinde görülebilen ve sünbüle (başak) burcunun yanında bulunan bir yıldız kümesi olup belli başlı dört yıldızdan müteşekkil küçük bir burç, lât. Libra; fr. la Balance. [mîzan burcunun en parlak yıldızına (alpha) Kiffa Australis, ikinci derecede parlak yıldızına (Beta) Kiffa Borealis denilir] , 3) mat. yapılan hesabın doğru olup olmadığını ölçmiye yarıyan bir başka hesap, fr. epreuve.

mi'zâr

: معذار

(a. i. c. : meâzîr) : perde, (bkz. : hicâb).

mizbah

: مذبح

(a. i.) : bıçak.

mîz-bân

: ميزبان

(f. b. i. c. : mîzbânân) : misafiri, konuğu ağırlıyan; ev sahibi, (bkz. : mîz-mân, muzîf).

mîz-bânân

: ميزبانان

(f. b. i. mîz-bân'ın c.) : misafiri, konuğu ağırlıyanlar, ev sahipleri.

mîz-bânî

: ميزبانی

(f. b. i.) : misafiri, konuğu ağırlayıcılık; ev sâhibilik.

mizber

: مزبر

(a. i. c. : mezâbir) : kamış kalem.

mizebbe

: مذبه

(a. i.) : sinek yelpazesi.

mîzek

: ميزك

(f. i.) : sidik, (bkz. : idrar).

mi'zer

: مئنزر

(meâzir) : peştemal.

mizher

: مزهر

(a. i. c. : mezâhir) : müz. ut.

mizkâr

: مذكار

(a. i.) : dâima erkek doğuran dişi.

mîz-mân

: ميزمان

(f. b. i.) : misafiri, konuğu ağırlıyan; ev sahibi, (bkz. : mîz-bân).

mizmâr

: مزمار

(a. i. c. : mezâmîr) : 1) ney, düdük, kaval, flüt. 2) zebûr'un her bir sûresi. 3) hek. nefes borusu, hançere.

mizmâr-zen

: مزمارزن

(a. f. b. s.) : mizmar, düdük çalan.

mizraka

: مزرقه

(a. i.) : küçük şırınga.

mizvâc

: مزواج

(a. i.) : çok kocalı kadın; çok koca değiştiren.

mizvâce

: مزواجه

(a. i.) : bot. küçük küçük çiçeklerden meydana gelen ve kendisinde hem dişilik, hem de erkeklik uzvu (organı) bulunan çiçek, [nerkis çiçeği gibi]