mîk

: ميك

(f. i.) : çekirge.

mik'âb

: مكعب

(a. i.) : 1) geo. Küp 2) mat. İki defa kendisi ile çarpılan sayı

mîkâîl

: ميكائيل

(a. İ.) : dört büyük melekten rızkların taksimine me'mur olan.

mîkat

: ميقات

("ka" uzun okunur, a. i. vakt'den. c. : mevâkît) : bir iş için belirtilen vakit, zaman veya yer.

Mîkat

: ميقات

("ka" uzun okunur, a. h. i.) : Mekke yolu üzerinde hacıların ihrama girdikleri yer. (bkz : Harem, Hill).

mikdaha

: مقدحه

(a. i.) : çakmak demiri.

mikdâm

: مقدام

(a. i. c. : makadîm) : 1) çok ikdam eden, çok çabalayan. 2) s. pek kıdemli. 3) s. çok ayaklı.

mikhâl, mikhel

: مكحال ، مكحل

(a. i. c. : mekâhil) : sürmelik, göze sürme çekecek âlet, mil.

mîkatî

: ميقاتی

("ka" uzun okunur, a. i.) : hac mevsimini beklemek üzere Mekke-i Mükerre-me'de kalan kimse.

mikleb

: مقلب

(a. i.) : g. s. eski ciltli kitapların sol tarafındaki fazla parçanın adı.

mikleme

: مقلمه

(a. i.) : g. s. kalem konacak âlet. (bkz. : kalem-dân).

miknese

: مكنسه

(a. i. c. : mekânis) : süpürge, (bkz : cârûb).

miknet

: مكنت

(a. i.) : kuvvet, kudret, güç, zor.

mikrâm

: مكرام

(a. s.) : pek çok kerem eden, bağışlayan.

mikrâs, mikrâz

: مقراص ، مقراض

(a. i. c. : mekarîs) : kesecek âlet, makas, (bkz : mikrâz).

mikreb

: مكرب

(a. i.) : çift sürülen saban.

miksaha

: مكسحه

(a. i. c. : mekâsih) : süpürge.

miksâr

: مكشار

(a. s.) : 1) sözü uzatan, geveze, çok konuşan. 2) teksir eden, çoğaltan, (bkz : miksîr).

miksefe

: مكشفه

(a. i. kesâfet'ten) : kondansatör, içine elektrik enerjisi yığılan âlet, fr. condensateur. (bkz : mükessife).

miksîr

: مكثير

(a. s.) : çok konuşan, geveze (bkz : miksâr).

mikşat

: مكشط

(a. i.) : g. s. hattatların kamış kalemin kabuğunu soymak için kullandıkları âlet.

mikval

: مقوال

(a. s.) : çok konuşan.

mikvel

: مقول

(a. i. c. : makavîl) : dil. (bkz : lisân).

mikyâl

: مكيال

(a. i. c. : mekâyîl) : ölçek, tahıl ölçeği.

mikyas

: مقياس

(a. i. kıyâs'dan.) : 1) kıyas edecek âlet, ölçek, ölçü âleti. 2) uzunluk ölçeği.