micdâf |
: | مجداف |
(a. i. c. : mecâdîf) : kayık, sandal küreği. |
micdâr |
: | مجدار |
(a. i.) : korkuluk, bostan korkuluğu. |
micdel |
: | مجدل |
(a. i. c. : mecâdil) : köşk, kasır, (bkz. : kâh, kâşane, malikâne). |
mi'cer |
: | معجر |
(a. i.) : bir çeşit kadın başörtüsü. |
micesse |
: | مجثه |
(a. i.) : mumun yanan fitilini koparmıya mahsus bir âlet. |
micestî |
: | مجسطی |
(a. i.) : Batlemyus'un riyâzî ilimlerden geometri üzerine tasnîf ettiği kitap. |
michâr |
: | مجهار |
(a. s.) : yüksek sesle konuşan. |
micmer, micmere |
: | مجمر ، مجمره |
(a. i. c. : mecâmir) : buhurdan, içinde tütsü yakılan kab. |
micred |
: | مجرد |
(a. i.) : 1) diş pasını temizliyen bir âlet, dişçi âleti. 2) cerrah bıçağı, kemik kazıyacak âlet. |
micrede |
: | مجرده |
(a. i.) : divitin temizlenmesinde kullanılan bir âlet. |
micvâd |
: | مجواد |
(a. i.) : güzel şiir söyliyen şâir. |
miczâm |
: | مجزام |
(a. i.) : keskin kılıç. |