mıgtas |
: | مغطس |
(a. i.) : göz, burun çanağı. |
mıhkan, mıhkana |
: | محقن ، محقنه |
(a. i.) : hek. intikan tulumbası, şırınga, tenkıye âleti. |
mıhtab |
: | محطب |
(a. i.) : balta vesaire gibi odun kesecek âlet. |
mıhtât |
: | مخطاط |
(a. i.) : cetvel tahtası. |
mıkatta |
: | مقطه |
(a. i.) : makta', üzerinde kamış kalemin ucu kesilen, kemik, sedef, maden, ağaç veya fil dişinden yapılan âlet. |
mıklâd |
: | مقلاد |
(a. i. c. : makalîd) : 1) kilit dili; anahtar. 2) hazîne. |
mıkleb |
: | مقلب |
(a. i.) : kitap cildinin kulağı, [ekseriya Kur'ân'larda bulunan bu kulak, okunacak veya okunmuş sahifelerin belli olması için aralarına sokulur] |
mıkmaa |
: | مقمعه |
(a. i. c. : makamî) : 1) yarıcı, parçalayıcı bir silâh, [topuz, gürz. , gibi] . 2) bir fil binicisinin demir kancası. |
mıkna', mıknaa |
: | مقنع ، مقنعه |
(a. i. c. : makani) : başörtüsü. |
mıknâtîs |
: | مقناطيس |
(a. i.) : demir ve benzeri mâdenleri çekmek hassası bulunan demir çubuk. [Yunancadan, Arapçaya geçmiştir] |
mıknâtîsî, mıknâtîsiyye |
: | مقناطيسی ، مقناطيسيه |
(a. s.) : mıknatısa ait, mıknatısla ilgili, magne-tik. İbre-i mıknâtîsiyye : mıknatısli ibre, iğne, fr. aiguille aimantee. |
mıknâtîsiyyet |
: | مقناطيسيت |
(a. i.) : mıknatıs kuvvet ve hassası. |
mıknâtîsiyyet-i Arziyye |
: |
jeod. Arz'ın hâiz olduğu mıknatısiyet hassası. |
|
mıkra' |
: | مقرع |
(a. i.) : vücudu dinleyecek hekim âleti. |
mıkraıne |
: | مقرمه |
(a. i.) : makrama, mahrama, nakışlı başörtüsü; mendil; havlu, peştemal. |
mıkrâz |
: | مقراض |
(a. i. c. : mekarîz) : kesecek âlet, makas, {bkz : mıkrâs). |
mıkta' |
: | مقطع |
(a. i.) : (bkz. : mıkatta'). |
mıkzâf |
: | مقذاف |
(a. i.) : gemi ve kayık küreği. |
mınkarî |
: | منقاری |
("ka" uzun okunur, a. s.) : 1) gaga ile ilgili. 2) gaga biçiminde, gagaya "benzer olan. |
mıntak, mıntaka |
: | منطق ، منطقه |
(a. i. c. : menâtık) : 1) kuşak, kenar. 2) yer yuvarlağının üstündeki bölge. |
mıntaka-i bâride |
: |
coğr. kutup kuşağı. |
|
mıntaka-i bürûc |
: |
coğr. on iki burcun (Koç, Boğa, ikizler, Yengeç, Arslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova, Balık) bulundukları tutulma dâiresi, zodyak. 3) biy. bölge. |
|
mıntaka-i hârre |
: |
coğr. ekvator bölgesi, ısı kuşak. |
|
mıntaka-i küre |
: |
coğr. küre kuşağı. |
|
mıntaka-i memnûa |
: |
yasak bölge. |
|
mıntaka-i mu'tedile |
: |
coğr. ortakuşak, ılıman bölge. |
|
mıntîk |
: | منطيق |
(a. s.) : hatip, pek düzgün konuşan, (bkz. : natûk). |
mınzar |
: | منظر |
(a. i.) : 1) bakma âleti. 2) röntgen. |
mınzar |
: | منظار |
(a. i.) : 1) ayna. (bkz. : nıir'ât). 2) röntgen. |
mıs'âd |
: | مصعاد |
(a. i.) : suûdedecek, yükseğe çıkacak âlet, asansör; merdiven. |
mısbâh |
: | مصباح |
(a. i. c. : mesâbîh) : 1) kandil, çıra, meşale; az ışıklı kandil. |
mısbâh-ül-meshûr |
: |
sabahlamış, sabahlıyan. 2) sabah vakti şarap içilecek büyük kâse. |
|
mısbâh-üs-sürûr |
: |
şarap, (bkz. : bade, hamr). |
|
mısdaga |
: | مصدغه |
(a. i.) : yüz yastığı, (bkz : bâlin). |
mısdak |
: | مصداق |
(a. i. sıdk'dan.) : bir şeyin doğru olduğunu ispat eden şey; fels. criteium. |
mısdâkıyyât |
: | مصداقيات |
(a. i. c.) : mısdak bilgisi, fr. criteriologie. |
mısfâh |
: | مصفاح |
(a. i.) : mâdenleri, yaprak hâline getirmiye yarıyan âlet. |
mısfât |
: | مصفات |
(a. i. c. : mesâfî) : tasfiye edecek âlet, süzgeç. |
mıskab |
: | مثقب |
(a. i. sakb'dan) : delme âleti, matkap. |
mıskal |
: | مصقل |
(a. i. c. : mesâkıl) : 1) cilâlıyan, parlatan âlet. 2) ince, zarif bir hatip. |
mıskale |
: | مصقله |
(a. i.) : maskala, kılıç, ayna, kösele ve sâireyi parlatmıya yarıyan cila âleti. |
mıskat |
: | مسقات |
("ka" uzun okunur, a. i.) : su kovası. |
mısr |
: | مصر |
(a. i. c. : emsâr) : şehir, ülke. |
mısr |
: | مصر |
(a. h. i.) : 1) Mısır şehri. 2) [Mısır'daki] Kahire şehri. |
mısra' |
: | مصراع |
(a. i. c. : masâri') : 1) kapı kanadı. 2) ed. manzum bir parçayı meydana getiren satırlardan herbiri. |
mısrâ-i âzâde |
: |
ed. başlıbaşına mânâsı bulunan mısra : mâr-ı sermadîdeye Rabbim Güneş göstermesin. . . gibi. |
|
mısrâ-i ber-ceste |
: |
ed. en kuvvetli, en güzel olan mısra : "Değil nâmerde, hattâ merde muhtaç etme Allahım! gibi. |
|
mısrân |
: | مصران |
(a. h. i. c.) : Küfe ile Basra şehirleri. |
mısrî, mısriyye |
: | مصری ، مصريه |
(a. s.) : 1) Mısır ülkesiyle ilgili. 2) i. Mısırlı. |
mıstaba |
: | مصطبه |
(a. i. c. : masâtıb) : peyke, sed. |
mıstaba-nisîn |
: | مصطبه نشين |
(a. f. b. s.) : peykede, sedirde oturan. |
mıstar |
: | مسطر |
(a. i. satr'dan) : 1) satırları doğru gösterebilmek için gerekli çizgileri yapmıya yarıyan âlet. 2) mastar, sıvacıların ve duvarcıların sıvayı, betonu düzeltmek üzere kullandıkları ensiz, uzun ve düz tahta. |
mısvât |
: | مصوات |
(a. i.) : 1) ses kuvveti 2) çok haykıran. |
mısyed, mısyede |
: | مصيد ، مصيده |
(a. i.) : av avlanmıya mahsus âlet. |
mışât |
: | مشاط |
(a. i. mışt'ın c.) : taraklar. |
mışmış |
: | مشمش |
(a. i.) : zerdali, [eriğe, kayısıya da denilir] |
mışrâk |
: | مشراق |
(a. i.) : güneşi bol olan yer. (bkz. : şems-âbâd). |
mıt'ân |
: | مطعان |
(a. i. c. : metâîn) : at sürücüsü. |
mıt'ân |
: | مطآن |
(a. i.) : hayvan sürücüsü. |
mı'târ |
: | معطار |
(a. s. c. : maâttr) : dâima güzel koku sürünen. |
mıthan |
: | مطحن |
(a. i.) : değirmen, (bkz : âsyâb). |
mıthana |
: | مطحنه |
(a. i.) : (bkz. : mıthan). |
mıthere |
: | مطهره |
(a. i.) : matara, su kabı. |
mıtlâk |
: | مطلاق |
(a. s.) : çok kadın boşayan [erkek] |
mıtmar |
: | مظمار |
(a. i.) : mimarın çırpı ipi. |
mıtrâb |
: | مطراب |
(a. i.) : neşesi bol [adam]. |
mıtrak, mıtraka |
: | مطرق ، مطرقه |
(a. i. c. : mıtârık) : 1) matrak. 2) dernek, sopa. 3) mızrak. 4) tokmak. 5) çekiç. |
mıtrak |
: | مطرق |
(a. i. c. : matârık) : (bkz. : mıtraka). |
mıtraka |
: | مطرقه |
(a. i. c. : matârık) : matrak, demirci çekici. |
mıtvâ' |
: | مطواع |
(a. s. c. : metâvî') : çok muti', pek itaatli. |
mızfâr |
: | مظفار |
(a. s.) : 1) zafer kazanan. 2) i. asmanın çubuğuna sarmaşık gibi sarılan filiz. |
mızmâr |
: | مضمار |
(a. i. c. : mezamir) : i koşu meydanı. |
mızrâb |
: | مضراب |
(a. i. darb, zarb'dan. c. : mazârîb) : çalgıç, telli çalgıları çalmıya yarıyaır ağaç, kemik, mâden veya kiraz ağacından yapılar âlet. (bkz. : tâziyâne, zahme). |
mızrak |
: | مزراق |
(a. i. c. : mezârîk) : uzun saplı, ucu sivri demirli harp âleti, kargı. |
mızreb |
: | مضرب |
(a. i.) : 1) (bkz. : mızrâb). 2) oba, büyük çadır. |
mızyâ' |
: | مضياع |
(a. s.) : malını çok zâyf eden adam. |