mâ-fât

: مافات

(a. i.) : fevt olan, kaybolan, elden çıkan şey. Telâfî-i mâ-fât : kaybedilen bir şeye karşı başka bir şey kazanma.

mâ-fevk

: مافوق

(a. i.) : 1) üst, yukarı. 2) üstte, üst derecede bulunan kimse, baş, şef.

mâ-fevk-at-tabîa

:  

tabiatın, maddiyâtın aksi olan şeyler.

mâ-fi-l-bâb

: مافی الباب

(a. b. s.) : kapı içinde.

mâ-fi-l-bâl

: مافی البال

(a. b. i.) : kalbdeki, gönüldeki, yürekteki şey. (bkz. : mâ-fiz-zamîr).

mâ-fi-z-zamîr

: مافی الضمير

(a. b. i.) : gönüldeki, içteki şey. (bkz. : mâ-fi-l-bâl).

mafsal

: مفصل

(a. i. c. : mefâsıl) : anat. oynak yeri, eklem, [aslı "mafsıl" dır]

mafsal-ı gayr-ı müteharrik

:  

anat. oynamaz eklem.

mafsal-i müteharrik

:  

anat. oynar eklem.

mafsalı

: مفصلی

(a. s.) : mafsalla ilgili, oynak yerlerine, eklemlere âit.

mafsıl

: مفصل

(a. i. c. : mefâsıl) : (bkz. : mafsal).

ma'fûn

: معفون

(a. s.) : kokmuş et; bozulmuş, çürümüş şey.

ma'füvv

: معفو

(a. s. afv'den) : 1) affolunmuş, suçu bağışlanmış. 2) istisna edilmiş, müstesna, ayrı tutulan.