mada |
: | مضی |
(a. f. i.) : (bkz. : rnazâ). |
mâ-adâ |
: | ماعدا |
(a. e.) : ma'dâ', başka, fazla, gayrı. |
madâhik |
: | مضاحك |
(a. i. madhek'in c.) : hâline gülünecek nesneler; soytarılar, komikler. |
madik |
: | مضاق |
(a. i.) : darlık, sıkıntı, (bkz. : mazak). |
madalle |
: | مضله |
(a. i.) : yolun kaybolduğu yer. |
mâ-dâm |
: | مادا |
(a. bağ.) : 1) madem, çünkü, değil mi ki. 2) e. devam ettikçe. |
mâdâm-el-hayât |
: | مادام الحيات |
(a. zf.) : yaşadıkça, hayat devam ettikçe, ömür oldukça. |
madârib |
: | مضارب |
(a. i. darb'dan. madrab, mazrab'ın c.) : darb edilecek, dövülecek yerler. |
madârib-i emsal |
: |
atasözü söylenecek hal, yer, zaman. |
|
madca' |
: | مضجع |
(a. i. c. : madâcı', mazâ-cı') : mezar, kabir, sin. Nevver-Âllah madcaahu : Allah yattığı yeri nurlandırsın. |
madde |
: | ماده |
(a. i. c. : meyâdd) : 1) madde. 2) maya, cevher; asıl. 3) cisim. 4) iş; mes'ele. 5) sözün özü, ruhu. 6) kanun veya nizamnamenin bir fıkrası. 7) lügat kitaplarında tezad edilen kelimelerin her biri. mâdde-i vücud : vücûdun maddesi. mâddet-ül fesâd : fesada sebebiyet veren, fesadın başı olan iş. 8) anat. erkeklik organı. |
maddeten |
: | مادة |
(a. zf.) : 1) madde ve cisim olarak, (bkz. : cismen). 2) gözle görülür, elle tutulur şekilde. 3) iş ile, iş olarak. |
maddî, mâddiyye |
: | مادی ، ماديه |
(a. s.) : 1) madde ile ilgili [olan] , (bkz. : cismânî). 2) dokunma, görme, işitme, tatma ile duyulan şeyler. 3) paraya ve mala çok ehemmiyet veren. |
mâddiyyât |
: | ماديات |
(a. i. maddiyyet'in c.) : gözle görülür, elle tutulur şeyler, cismânî şeyler. |
mâddiyye |
: | ماديه |
(a. i.) : materyalizm, f. materialisme. Lâ mâddiyye : fr. immaterialisme. |
mâddiyyet |
: | ماديت |
(a. i. c. : mâddiyyât) : gözle görülen, elle tutulan şey, madde kısmı. |
mâddiyyûn |
: | ماديون |
(a. i. maddî'nin c.) : maddenin ezelî ve ebedî olduğuna, sonradan yaratılmamış bulunduğuna inananlar, maddeye bağlı kalanlar, fr. materialistes. |
mâde |
: | ماده |
(f. s.) : dişi. Şîr-mâde : dişi arslan. |
ma'delet |
: | معدلت |
(a. i. adl'den) : adalet, adilik; insaflılık, (bkz. : ma’dilet). |
ma'delet-güster |
: | معدلتگستر |
(a. f. b. s.) : adaletli, insaflı, doğru, (bkz. : ma'-delet-perver). |
ma'delet-perver |
: | معدلت پرور |
(a. f. b. s.) : adaletli, doğru, insaflı, (bkz. : ma’delet-güster). |
ma'delet-perverî |
: | معدلت پروری |
(a. f. b. i.) : adaletlilik, doğruluk, insaflılık. |
ma'den |
: | معدن |
(a. i. a. : maâdin) : mâden. ma'den mukataası : eski mâden idaresi, [fasî-hi : "ma'din" dir] |
ma'denî, ma'deniyye |
: | معدنی ، معدنيه |
(a. s. c. : ma'deniyyât) : 1) mâdenle ilgili. 2) mâdenden yapılmış. |
ma'deniyyât |
: | معدنيات |
(a. i. ma'denî ve ma'deniyye'nin c.) : 1) mâdenden yapılmış nesneler. 2) mâdenler. 3) mâden ilmi, fr. mineralogie. |
mâder |
: | مادر |
(f. i.) : anne, ana. (bkz. : ümm). |
mâder-âne |
: | مادرانه |
(f. zf.) : anaca, anaya, anneye yakışır surette. |
mâder-be-hatâ |
: | مادر بخطا |
(f. b. s.) : piç. (bkz. : veled-i gayr-i meşru', veled-i zina). |
mâder-ender |
: | مادر اندر |
(f. b. i.) : üvey ana. |
mâderi |
: | مادری |
(f. i.) : annelik, analık. |
mâderiyyet |
: | مادريت |
(o. i.) : analık, annelik, [uydurma kelimelerdendir] |
mâder-zâd |
: | مادر زاد |
(f. b. s.) : anadan dogma. Cânî-i mâder-zâd : anadan doğma cânî, fr. criminel-ne. Lisân-ı mâderzâd : ana dili. |
madg |
: | مضغ |
(a. i.) : ağızda çiğneme, (bkz. : mazg). |
madgare |
: | مدغره |
(a. i.) : iki tarafın şiddetli hücumu ile meydana gelen savaş. |
madhek |
: | مضحك |
(a. i. c. : madâhik) : hâline gülünecek nesne; soytarı, komik, (bkz. : mudhik). |
mâdıg |
: | ماضغ |
(a. s.) : (bkz. : mâzıg). |
mâdih |
: | مادح |
(a. s. medh'den) : medhe-den, öven. (bkz. : meddah, medîha-gO, medîha-serâ). |
ma'dil |
: | معدل |
(a. i.) : 1) sapılacak yer. 2) (bkz- : ma'dûl. |
ma'dilet |
: | معدلت |
(a. i.) : (bkz. : ma’delet). |
mâdiyân |
: | ماديان |
(f. i.) : kısrak. |
madreb, madrıb |
: | مضرب ، مضرب |
(a. darb'dan c. : madârib) : 1) darbedecek yer. (bkz. : mazreb, mazrıb). 2) çakma, kakma yeri. |
madribe |
: | مضربه |
(a. i.) : kılıcın çalım yeri, ağzı. |
madrûb |
: | مضروب |
(a. s. darb'dan) : 1) darb olunmuş, dövülmüş, vurulmuş, çarpılmış. 2) basılmış, damgalanmış. 3) mat. : çarpılan, (bkz. : mazrûb). |
madrubun fih |
: |
mat. çarpan, fr. multiplica-teur. |
|
madrûbât |
: | مضروبات |
(a. i. madrûb'un c.) : (bkz. : madrûb). |
madrûbâta tefrik |
: |
mat. çarpanlara ayırma. |
|
madrûbeyn |
: | مضروبين |
(a. i. c.) : mat. birbirine çarpılan iki sayıdan herbiri. (bkz. : maz-rûbeyn). |
madrûs |
: | مضروس |
(a. s.) : örülerek yapılmış, örülmüş şey. Çâh-ı madrûs : içi örülmüş kuyu. |
ma'dûd, ma'dûde |
: | معدود ، معدوده |
(a. s. add'den) : 1) sayılı, sayılmış. 2) muayyen, belli. Eşhâs-ı ma'dûde : belli olan birkaç kişi. Eyyâm-ı ma’dûde : sayılı günler. Gayr-ı ma'dûd, Nâ-ma'dûd : sayısız, hesapsız, çok. (bkz. : lâ-yuad, lâ-yuhsâ). |
ma'dûdât |
: | معدودات |
(a. i. s.) : yumurta gibi sayı ile alınıp satılan şeyler. Eyyâmün ma'dûdât : kurban bayramının son üç günü. [Kur'an'da : "ramazan ayının sayılı günleri" mânâsında geçer] . Gayı-ı ma'dûdât : sayısız, hesapsız, çok. (bkz. : lâ-yuad). |
ma'dûl |
: | معدول |
(a. s.) : 1) bâzı farsça kelimelerde yazıldığı halde okunmıyan "v, y" harfleri. 2) (bkz. : ma’dil) |
ma'dûm |
: | معدوم |
(a. s. adem'den. c. : ma'dûmât) : yok olan, mevcut olmayan. Ennâdirö ke-l-tna'dûm : nâdir olan, az bulunan şey yok gibidir. Mevcûd-öl-ism, ma'dûm-ül-cism : ismi var cismi yok, adı var kendi yok. |
ma'dûmiyyet |
: | معدوميت |
(a. i.) : ma'dumluk, yokluk, (bkz. : mevcûdiyyet). [yapma kelimelerdendir] |
ma'dûmiyyet-i esmâr |
: |
meyva darlığı. |
|
mâ-dûn |
: | مادون |
(a. i.) : alt, aşağı derece, emir itibariyle aşağıda olan. ["mâ-fevk" karalığı] |
mâdûn-eş-şuûr |
: |
fels. fr. subliminal. |