ligâm

: لگام

(f. i.) : gem; dizgin, (bkz. : licâm).

lihâ'

: لحاء

(a. i.) : ağaç kabuğu, (bkz. : luhâ, kışr).

lihâ

: لحی

(a. i. lihye'nin c.) : sakallar.

lihâ

: لها

(a. i. lehât'ın c.) : anat. küçük diller, (bkz. : lehâ, lehevât, lihî, lühî).

lihâf

: لحاف

(a. i. c. : lühûf) : 1) örtünecek şey. 2) yorgan. 3) sargı. 4) bot. zar, kabuk.

lihâm

: لحام

(a. i.) : 1) lehim. 2) lehimleme.

lihâz

: لحاظ

(a. i.) : 1) düşünme, (bkz. : mülâhaza). 2) riâyet etme.

li-hâzâ

: لهذا

(a. zf.) : bunun için, bundan dolayı.

lihevî

: لحوی

(a. s.) : lihye, sakal ile ilgili.

lihî

: لهی

(a. i. lehât'ın c.) : anat. küçük dil', (bkz. : lehâ, lihâ, lehevât, lühî).

li-hikmetin

: لكحمة

(a. zf.) : bir hikmete mebnî olarak.

lihyânî

: لحيانی

(a. s.) : uzun sakallı.

lihye

: لحيه

(a. i. c. : lihâ, luhâ) : sakal, (bkz. : rîş). İrhâ-yi lihye : sakal koyuverme. Azîın-ül-lihye : uzun sakallı. Teys-ül-lihye : keçi sakallı.

lihye-i hut

:  

zool. balina balıklarının kanatları.

lihye-i şerife

:  

Hz. Muhammed (Alehisselâm)'in sakallarının kırpıntısından toplanıp muhafaza edilen kıl veya kıllar.

lihyet-üt-teys

:  

bot. keçisakalı.

lihye-dâr

: لحيه دار

(a. f. b. s.) : sakallı.