lenc

: لنج

(f. i.) : naz ve edâ ile salınma, (bkz. : hırâmân).

lenf, lenfâ

: لنف ، لفا

(a. i.) : hek. beyaz kan, vücutta ince damarların içinde dolaşan, kanın esâsını teşkîl eden ve eskilerin ahlât-ı erbaa dedikleri bu dört maddeden biri.

lenfâî, lenfâiyye

: لنفائی ، لنفائيه

(a. s. i.) : lenfe âit, lenfle ilgili; lenf maddesi; ağır kimsa. Cümle-i lenfâiyya : lenf sistemi.

leng

: لنگك

(f. s.) : 1) topal, aksak. (bkz. : a’rec). 2) tenasül âleti. 3) yolculuk sırasında kafilenin bir yerde bir iki sun kalması.

leng-âne

: لنگانه

(f. zf.) : topalcasına.

lenger

: لنگر

(f. i.) : gemiyi yerinde mıhlamak için denize atılan zincir ve bu zincirin ucundaki çapa. Fekk-i lenger : geminin lenger alıp yola çıkması.

lenger-endâz

: لنگر انداز

(f. b. s.) : 1) lenger atan, demir atan. 2) (limanda) demir atmış olan [gemi]

lenger-hâne

: لنگر خانه

(f. b. i.) : lenger yapılan yer.

lengeri

: لنگری

(f. i.) : lenger, büyük bakır sahan.

leng-fâhte

: لنگك فاخته

(f. b. s.) : 1) topal güvercin. 2) müz. Türk müziğinin küçük usullerindendir; buna "aksak fâhte", "nîm fâhte" de denilir. 10 zamanlı ve 6 darblıdır. Leng-fâhte, fahte usûlünün yansıdır. Şarkı gibi küçük forme'larda kullanılmaz; büyük usuller gibi peşrev, beste (bilhassa nedense nakış besteler bununla ölçülmüştür) şekillerinde kullanılır. Âyîn-i şeriflerde de görülür. Bu yüzden istisnaî olarak büyük usuller gibi muameleye tabî tutulur ve 10/16 lık değil (ki bu mertebesi henüz hiç kullanılmamıştır) 10/8 lik mertebesine "yürük leng fâhte" denir. Sırasiyle Türk aksağı, semaî ve nîm sofyan usullerinden mürekkeptir. 6 darbının kıy

lengî

: لنگی

(f. i.) : topallık, aksaklık.

len terânî

: لن ترانی

(a. cü.) : [sen] beni görmeyeceksin.

lerzân

: لرزان

(f. s.) : titrek, titreyen, (bkz. : ra’şân, ra'şe-dâr).