lem' |
: | لمع |
(a. i.) : parlama, parılda-ma. (bkz. : lemeâh). |
lem'a |
: | لمعه |
(a. i. c. : lemeât) : parıltı, parlayış. |
lem'a-pâş |
: | لمعه پاش |
(a. f. b. s.) : panldıyan. |
lem'a-rîz |
: | لمعه پاش |
(a. f. b. s.) : parlayan, parıldıyan. |
lemeân |
: | لمعان |
(a. i.) : 1) parlama, parıldama, (bkz. : lem'). 2) fiz. 'gazışı, fr. lumi-neseence. |
lemeân-ı fosfori |
: |
fiz. fosforışı. 3) kadın adı. |
|
lemeât |
: | لمعات |
(a. i. lem'a'nın c.) : parıltılar, parlayışlar. |
lemeât-ı şems |
: |
Güneş’in parıltıları. |
|
lemehât |
: | لمحات |
(a. i. lemha'nın c.) : bir defa bakışlar, bir göz atışlar. |
lemh |
: | لمح |
(a. i.) : 1) bakma, göz atma. |
lehm-i basar |
: |
çabucak bir göz atıverme. 2) parıltı, parlama. |
|
lemha |
: | لمحه |
(a. i. c. : lemehât) : 1) bir defa bakma, bir göz atış. 2) parıltı, parlama. |
lemha-i basar |
: |
göz açıp kapayıncıya kadar geçen zaman, pek az [zaman] |
|
lemha-i iftitâh |
: |
gözün açılışındaki ilk bakışı, dünyâyı ilk görüşü. |
|
lemhat-ül-basar |
: |
göz açıp kapayıncıya kadar, pek az zamanda. |
|
lems |
: | لمس |
(a. i.) : el ile dokunup duyma, el ile tutma; dokunma ile duyulan. |
lemsi, lemsiyye |
: | لمسی ، لمسيه |
(a. s. c. : lemsiyyât) : lems ile, dokunma ile ilgili. Ihsâsât-ı lemsiyye : dokunma duyulan. |
lemsiyyet |
: | لمسيت |
(a. i.) : bir cisme, bir mâdene parmakla dokunmaktan meydana gelen his. |
lem-yezel |
: | لم يزل |
(a. b. s.) : zeval bulmaz, zail olmaz, bakî, kalıcı. [Allah'ın sıfatlarındandır] |
lem-yezelî |
: | لم يزلی |
(a. b. i.) : zeval bulmazlık, bâkilik, kalıcılık. |
lemze |
: | لمزه |
(a. i.) : göz veya kaşla işaret etme. (bkz. : lümeze). |