lefâ

: لفا

(a. i.) : 1) toprak, (bkz. : türâb). 2) s. hakir [şey]

lefâif

: لفائف

(a. i. lifâfe'nin c.) : sargılar; zarflar, (bkz. : lifâfe).

lefe, lefce

: لفج ، لفجه

(a. i.) : kalın dudak.

leff

: لف

(a. i.) : sarma; dürüp bir zarf içine koyma; devşirip kaldırma.

leff ü neşr

:  

ed. birkaç isim yazıldıktan sonra bunların her birine âit olan sıfat veya fiilleri ayrıca sıralama.

leff ü neşr-i müretteb

:  

ed. yazılan birkaçisimden sonra bunlara âit sıfat veya fiillerin aynı tertiple sıralanması. Meselâ : meşk eyledi pervane ve şe'm'ü gül-i sad-berg yanmağı, yakılmağı, yaka yırtmağı benden. leff ü neşr-i müşevveş veya gayr-i müretteb : yazılan birkaç isimden sonra bunlara âit sıfat veya fiillerin karışık olarak sıralanması. Meselâ : zülfünle ruhum Mushaf-i hüsnünde nigâra tefsîrin eder âyet-i nûr ile duhânın.

leffâf

: لفاف

(a. s.) : çok lâf eden, çok söyleyen, cansıkan.

leffen

: لفا

(a. zf.) : durulmuş, sarılmış olarak; zarf veya mektup içine koyarak.

lefîf

: لفيف

(a. s. leff'den.) : 1) dürülmüş, sarılmış. 2) a. gr. üç harfli kelimenin iki harfi "elif" veya "y" olanı.

lefif-i mefrûk

:  

a. gr. "ffi" sı (ilk harfi) ile, "lam"ı (son harfi) birlikte harf-i illet olursa : tayy "tavy". . gibi.

lefîf-i mefrûk

:  

a. gr. fâ sı (ilk harfi) ile, "lâm"ı (son harfi) birlikte harf-i illet olursa : vefa "vefeye". . gibi.

leftere

:  

(f. s.) : alçak, sefîl.