lân |
: | لان |
(fi.) : vefasızlık, hakikatsizlik. |
lâ'n |
: | لعن |
(a. i.) : lâ'netleme; ilenç. (bkz. : bed-duâ). |
lâ-nazîr |
: | لا نظير |
(a. s.) : eşsiz, benzersiz. |
lâne |
: | لانه |
(f. i.) : yuva. (bkz. : âşiyân). lâne-i harâb : büzülmüş yuva. lâne-i nermîn : yumuşak, sıcak yuva. lâne-i peder : baba yuvası. |
lâne-gîr |
: | لانه گير |
(f. b. s) : yuva tutan. |
lâ'net |
: | لعنت |
(a. i.) : Allah'ın mağfiretinden (yarlıgamasından) mahrumluk; beddua, Menç. |
lâ'nel-ullah |
: | لغنة الله |
(a. b. i.) : "Allah'ın laneti" : Allah lanet etsin, mağfiretinden (yarlıgamasından) mahrum kalsın. |
lâ'net-ullahi aleyh |
: |
Allah’ın laneti onun üzerine olsun! |