kuvâ [y] |
: | قوا [ی] |
(a. i. kuvvetin c.) : kuvvetler, güçler, takatler, (bkz. : kuvvet) |
kuvâ-yi hamse-i bâtına |
: |
ruh. zihnin beş kuvveti, melekesi, yetkisi |
|
kuvâ-yi hamse-î zahire |
: |
ruh. dıştaki beş [gör. me, iş'tme, duyma, dokunma, anlama] kuvvet, * yetki. |
|
Kuvâ-yi Milliyye |
: |
"millî (ulusal) kuvvet" ask. İstiklâl Savaşı boyunca Anadolu'da kurulan hükümet ve bu hükümetin askerî kuvveti. |
|
kuvâ-yi tabîiyye |
: |
tabîata ait kuvvetler. |
|
kuvâ-yi umûmiyye |
: |
umûmî, bütün kuvvetler. |
|
kuvvâd |
: | قواد |
(a. i. ka'id'in c.) : kumandanlar (komutanlar). |
kuvvânî |
: | قوانی |
(a. s.) : dinamik, fr. dynamique. |
kuvvâniyyet |
: | قوانيت |
(a. i.) : dinamizm, fr. dynamisme. |
kuvve |
: | قوی |
(a. i.) : 1) kuvvet, güç. 2) niyet, fikir. 3) salâhiyet (yetki). 4) keyfiyet, vasıf.5) his. 6) kabiliyet. 7) fels. fr. faculte. |
kuvve-i adliyye |
: |
huk. hukuk ve ceza kanunlarını, vak'a ve hâdiselere tatbik eden kuvvet. |
|
kuvve-i an-il merkeziyye |
: |
fiz. merkezkaç kuvvet, bir merkez çevresinde hareket eden bir cismi, o merkezden uzaklaştıran kuvvet, fr. force centri-fig. |
|
kuwe-i askeriyye |
: |
askerî kuvvet, bir yere çıkartma yapabilecek, kullanılabilecek asker kuvveti. |
|
kuvve-i azm |
: |
azim kuvveti. |
|
kuvve-i bahriyye |
: |
ask. deniz harp kuvveti. |
|
kuvve-i bâsıra |
: |
hek. görme kuvveti, gözdeki görücülük kuvveti. |
|
kuvve-i cazibe |
: |
fiz. [Arz'ın] cezbetme, çekme kuvveti, fr. pesanteur. |
|
kuvve-i dâfia |
: |
defetme, savma kuvveti. |
|
kuvve-i galibe |
: |
("ga" uzun okunur) : üstün, ezici kuvvet. |
|
kuvve-i hafıza |
: |
hafıza kuvveti, hıfzetme, unutmama kuvveti. |
|
kuvve-i icrâiyye |
: |
huk. devlet idaresiyle ilgili, umûmî icrâât ile zabıta kanun ve nizamlarının ve mahkemelerden çıkan hüküm ve i'lâmların yerine getirilmesiyle mükellef bulunan kuvvet. |
|
kuvve-i ihtilâlv |
: |
ihtilâl kuvveti. |
|
kuvve-i ile-l- merkeziyye |
: |
fiz. merkezcil kuvvet, muhitten merkeze doğru yönelen kuvvet, fr. foree centripete. [kuvve-i an-il merkeziyye'nin zıddı] |
|
kuvve-i istinâd |
: |
dayanma kuvveti. |
|
kuvve-i kudsiyye |
: |
Allah sırlarının kendisinde gözüktüğü peygamberlerin, ermişlerin kuvveti. |
|
kuvve-i lâmise. |
: |
hek. bir nesnenin yumuşaklığını, katılığını hisseden kuvvet. |
|
kuvve-i mâliyye |
: |
mal ve servetçe olan iktidar. |
|
kuvve-i mekniyye |
: |
f'ra. gizli güç, potansiyel. |
|
kuvve-i muhassala |
: |
fiz. kuvvetlerin bileşkesi, birçok kuvvetlerin yerine geçen kuvvet. |
|
kuvve-i mutasarrıfa |
: |
zihinde hayâlin sakladığı şeyleri istenildiği şekilde düzenleme ve harcama kuvveti. |
|
kuvve-i müdrike |
: |
beş duyu ile duyulan şeyleri zihinde de duyma kuvveti. |
|
kuvve-i mümeyyize |
: |
içte hissedilen şeyleri birbirinden ayırma kuvveti. |
|
kuvve-i mütehayyile |
: |
duyulmuş bir şeyi tekrar canlandırma kuvveti. |
|
kuvve-i nâmiyye |
: |
nemâlandırıcı kuvvet. |
|
kuvve-i sâmia |
: |
işiticilik kuvveti. |
|
kuvve-i şâmme |
: |
koku alma kuvveti. |
|
kuvve-i şeheviyye |
: |
fels. fr. concupiscence. |
|
kuvve-i şehvâniyye |
: |
istek, yeme içme arzusu. |
|
kuvve-i tesrîiyye |
: |
huk. kanun yapma salâhiyeti, yetkisi, yasama gücü. |
|
kuvve-i umûmiyye |
: |
umûmî kuvvet, [en çok] asker ve silâh kuvveti. |
|
kuvve-i vahime |
: |
zihinde hazır olan şeyleri tertip ve sarf etme kuvveti. |
|
kuvve-i zahriyye |
: |
arka veren kuvvet, yardımcı, imdatçı. |
|
kuvve-i zâika |
: |
lıek. tadıcılık kuvveti. |
|
kuvvet |
: | قويت |
(a. i. c. : kuva [y]) : 1) güc, kudret, tâkât; sıhhat, sağlamlık, 2) bir hükümetin askerî gücü. |
kuvvet-i devlet |
: |
devletin kuvveti. |
|
kuvvet-i kalb |
: |
itimâdı, güvenmeyi arttırma. |
|
kuvvet-i karabet |
: |
huk. karabette kuvvet. Meselâ : [ana-baba bir kardeşin karabeti baba bir kardeşten kuvvetlidir : çünkü, anababa bir kardeş iki karabet ve d geri bir karabet sahibidir] |
|
kuvvet-üz-zahr |
: |
(arka kuvveti) : 1) yedek kuvvet, arka kuvveti; 2) dayanılacak olan kimse, şey veya hal. 3) mat. 2x2x2 gibi çarpanları müsâvî olan bir çarpmada bunların miktarını gösteren raka : 2x2x2 = 23 muadele (denklem) sinde 3 sayısı, 2 nin kuvvetini gösterir. [Arapça, Farsça yapılan terkiplerde kelime : kuvve şeklinde kullanılır] , (bkz. : kuvve). |
|
kuvvî |
: |
(a. s.) : fels. fr. virtuel. |
|
kuvviyyet |
: |
(a. i.) : fels. fr. virtualiK. |
|
kûy |
: | كوی |
(f. i.) : 1) köy. 2) mahalle ve işlek yol; sokak, (bkz. : şâh-râh). 3) sevgilinin bulunduğu yer. |
kûy-i yâr |
: |
sevgilinin köyü; sevgilinin oturduğu yer. |
|
kûy-dâş |
: | كويداش |
(f. b. s.) : köydeş, bir köylü. |
kuyûd |
: | قيود |
(a. i. kayd'ın c.) : 1) kayıtlar, bağlar. 2) deftere geçirmeler. |
kuyûd-i kadime |
: |
(eski kayıtlar) : Tapu ve Kadastro Umum Müdürlüğü'nün bugünkü Arşiv dâiresi (müdürlüğü). |
|
kuvûd-ı vakfiyye |
: |
Vakıflar Umum Müdürlüğü'-nün arşivi. |
|
kuyudat |
: | قيودات |
(a. i. kayd'ınc. Olan kuyûd'un c.) : resmî muameleler ve haberleşmeler defteri. |
kuyûdât-ı atîka |
: |
eski kayıtlar. |
|
kuyûdât-ı vakfiyye |
: |
Vakıflar Umum Müdürlüğü'nün arşivi. |
|
kûy-yâft |
: | كوی يافت |
(f. b. i.) : sokakta bulunan bebek, bırakıntı. |