kûn |
: | كون |
(f. i.) : kıç, kuyruk sokumu bölgesi, (bkz. : mak’ad). |
kunduz |
: | قندز |
(a. i.) : kunduz, postu makbul bir hayvan, kastor. |
kunfuz |
: | قنفذ |
(a. i. c. : kanâfiz) : 1) kirpi. 2) fare. |
Kunneb |
: | قنب |
(a. i.) : kendir, kenevir. |
kunû' |
: | قنوع |
(a. i.) : kanaat etme. |
kunût |
: | قنوط |
(a. i.) : ümitsizlik, ye'se kapılma, (bkz. : nevmîdî, ye's). |
kunût |
: | قنوت |
(a. i.) : 1) ibâdet, (bkz. : tâat). 2) yatsı namazından sonra kılınan vasalât-ı vitir denilen üç rekâtlık namaz. |
kunut duası |
: |
vitir namazının son rek’atında okunan duâ. |
|
kunzua |
: | قنزعه |
(a. i. c. : kanâzı') : 1) kafatasının kenarında bulunan saç; tıraşlı başın üstünde bulunan bir tutam saç. 2) çakıl taşı. 3) başa takılan kadın filesi. |